Paşa'nın Atı/Acibe SIKAR

Paşanın atı bir dut ağacının gölgesinde durdu... Atın çok düşünceli ve üzgün duruşu,dut ağacına yakın su birikintisindeki küçük bir odun parçasının üstünde güneşlenen kurbağanın dikkatini çekti. "Selam,ben seni ilk defa buralarda görüyorum, hoşgeldin, neden böyle üzgünsün?" dedi." Ben, ben, çok çevik ,kuvvetli, paşanın ve ordunun en gözde ve güzel atıydım.Ama şimdi..."

At başını dut ağacının gövdesine dayayarak ;

      "Galiba yaşlandım, Paşa ya toy, çevik, çok güzel bir beyaz at hediye edildi. Paşa beyaz atının dibinden ayrılmıyor, onu çok güzel eğitmeye çalışıyor, onu okşuyor, onunla çıkıyor, ben burada günlerce kalsam kimsenin umurunda olmayacağım, ben üzülmeyeyim de  kimler üzülsün" dedi, başını havaya kaldırarak gözyaşlarına hakim olamadı.

    Kurbağa bir kaç sıçrayışta atın burnunun dibindeki dut ağacının dalına geldi. "Bak güzel kardeşim, böyle üzülüp durma, sabret, gün gelecek senin kıymetini anlayacaklar,  sabret ve üzülme, olur mu?"


     Günler sonra çıkan bir muharebeye beyaz genç atıyla giden paşa, yenilgiye uğradı ve bir sürü toprak kaybı yaşayınca soluğu atının yanında aldı. Onu okşarken Paşa'nın atası olan Cengizhan' ın bu sözleri döküldü ağzından;

    "Bir çivi bir nalı, bir nal  bir tırnağı, bir tırnak bir ayağı, bir ayak bir atı, bir at bir kumandanı, bir kumandan bir vatanı mahvedebilir..."