İnci Enginün’ün ifadesiyle Sadri Ertem metinlerinde yeni kurulan bir devlette yeni ortaya çıkan sınıfları savunmaya çalışırken, son derece mekanik ve şematik bir şekilde sömüren/sömürülen işveren-ağa/köylü-isçi ilişkisinin aktarıldığı dile getirilmiştir (Enginün, 2006: 285). Marksist öğretiden yola çıkarak bir anlamda öykülerini, söz konusu sınıflar arasındaki mücadelenin aracı sayan yazarın burjuvanın, ağanın, yabancı sermayedarın karşısına proletaryayı, geniş halk kitlelerini koyduğu kolaylıkla dile getirilebilir.