Sol kolu ile kapattığı gözlerini, o kolu yavaşça çekip, göz kapaklarının üzerine vuran ışıktan koruyarak, özenle açtı. Sert ve soğuk bir zeminde ve giderek aydınlanan bembeyaz bir yerdeydi. Kulaklarını, yakınlardan gelen ilginç sesler doldurdu. Duvarlarda yankılanan bu çırpınışlar sessizlikte inanılmaz bir biçimde yankılanıp büyüyordu. Doğruldu, uyandıran o tok seslerin sahipleri tam karşısında geniş ve derin bir nişin içinde hayretle ona bakıyorlardı. Bu umutsuz ve bembeyaz kuşların, zaman zaman duvarlara dokunan, ipeksi fakat can yakan vuruşları çaresizliklerini de anlatıyor gibiydi. Ya da ona öyle geliyordu.