03 Oct
03Oct

Seher vakti uyandı, uykusu tutmamıştı. Dışarı çıktı ve etrafına göz gezdirdi. Çadır kent son derece sessizdi. Kırık sandalyeyi yavaşça çekip üzerine oturdu. Uykusuzluğun neden olduğu sorunları düşünmeye başladı ve kendini çıkmaz bir durumda hissetti. Son zamanlarda, sürekli bir çözüm arayışındaydı. Sorunlar, dönüp dolaşıp tekrar karşısına çıkıyordu.

Aklına, fotoğraflarda gördüğü düşünen adam heykeli geldi. Otururken sırtını öne doğru eğmesi, sağ dirseğini sağ ayağının üzerine koyması, elini çene altına kıvrılması...

Çadırda aylardır zor şartlar altında kendi ve çocuklarının yaşamını düzene koymaya çalışıyordu. Çadırlar okulun yanındaki bahçeye kurulmuştu. Eylül ayı gelmiş, okulların açılmasına birkaç gün kalmıştı. Bu birkaç gün içinde bahçeyi boşaltmaları gerekiyordu. Çadırını sökmek kolay olur muydu? Nereye taşıyacaklardı? Kendi parseline sahip olan çadırını söküp götürdü. Peki, parseli olmayan, gidecek yeri olmayan ne yapacaktı?

Kocaman bir dünyada kendine bir yer bulamıyor, gece gündüz düğümlenen düşünceleri çözmeye çalışıyordu. Hayat, bir nakarat gibi devam ediyordu.

Kadının küçük kızı içerden seslendi: "Anne, tuvalete gitmek istiyorum."

Uzun süre aynı şekilde oturan anne, elleriyle belini tutarak doğruldu, yerinden kalktı ve çadıra geçti. Bir elinde telefon, diğer elinde çadırın önündeki bir kova su vardı, çünkü tuvalete ne su ne de elektrik vardı.

Kızına, "Hadi gel bakalım," dedi. Gün yavaşça aydınlanıyordu, çadırlarda yaşayan insanlar, sinekler ve sıcaklar yüzünden gece boyu rahat uyuyamıyordu. Sabaha karşı uyuyorlardı ve tuvalete sessizce yürüdüler. Sonra okulun önündeki çeşmeden şişelere su doldurup çadırın önüne bıraktılar. Güneşin ilk ışıklarıyla şişeler ısınmaya başladı ve o suyla çocuklarını yıkıyordu.

Çocukları uyanınca dışarı oynamaya gittiler. Onların çadırına doğru iki erkek ve iki kadın görevli geldi. Kadın çok mutlu oldu. Gelen ekip, psikososyal destek sağlamak amacıyla gelmişti. Kadına birkaç soru sordular. Kadın, "Bir dokunursan, bin ah işitirsin" misali gözyaşlarıyla anlatmaya başladı: "Ağlamayacağım! Ağlamayacağım!" dedim, ama olmuyor ki. Depremden sonra başımızı sokacağımız bir çadırımız olmuştu. Depremde evimiz yıkıldı, eşimi kaybettim, elimizde avucumuzda bir şey kalmadı. Rahmetli eşimin maaşı bağlanacaktı, hep gidip soruyorum, ama bir şey görmüyoruz. Paramız da yok, gidecek yerimiz de yok. Konteynır talebinde bulundum, ortada bir şey yok. Ablamın evi vardı, yıkıldı. Abimin evi vardı, yıkıldı. Kardeşimin evi az hasarlı dediler, tadilat gerekiyormuş. 

Kredi çekip ev yapmıştı, hem kredi ödüyordu hem de beli ağrıyor diye iş yapamıyor. Evini tamir etmek için çok para istediler, içeride duvar bile kalmamış. Nasıl yapacak? Diğer kız kardeşim ikinci çocuğuna hamile, zaten o da köyde kaynanasının yanında kalıyor. Evleri sağlammış, 20 kişi kalıyorlar. Kardeşim hamile haliyle rahat mı orada? Hayır, rahat değil ama yapacak bir şey yok. Ben çocuklarımı nereye götürüp gideyim ki, çok çaresizim. Ve ne yapacağımı bilmiyorum. Buraya pek yardım gelmiyor, içme suyumuz yok, sabun yok. Gördüğüm herkese, 'Bana bir pijama bir terlik lazım,' diyorum, ama kimse getirmedi. Bulaşık deterjanım bitti, tüpüm bitti, çocuklara yemek pişireceğim, tüp alacak param da yok. Odun, çalı çırpı topluyorum, şu gördüğünüz parke taşlarından ocak yaptım kendime, çocuklarıma orada yemek pişiriyorum. Bir ara un verdiler, ekmek de yapıyorum, tavada bu ocağın üzerinde. Burada şartlar çok zor, bu hayata tutunmaya çalışıyoruz. Ben şimdi nerelere gideyim?" dedi.

Gelen ekip, kadının bütün bilgilerini ve isteklerini not etti ve psikolojik destek sağlayacaklarını söyleyip oradan ayrıldılar.

Ertesi gün kadın çadırını nasıl taşıyacağını düşünürken yardım ekibi geldi. Hemen yakınlardaki bir parsel sahibinin kim olduğunu araştırıp telefon ettiler. Çadırı parselde kurmak için izin istediler, parsel sahibi onay verince çadırı o parsele taşıdılar. Getirdikleri yardım kolisini, tüpü, hijyen paketini, kahvaltılıkları çadıra bıraktılar ve kadının dualarıyla, çocuklarının öpücükleriyle ayrıldılar. Yardım ekibi ise başka yüreklere dokunup katkıda bulunmak için yollara düştü.

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.