“Rüya gibi uçan yıllar/ Biraz durun durun biraz” yıllar su gibi akıp giderken çoğu şeyi de alıp götürüyor. Güzellikler, güzel insanlar, bazı değerler yok olup gidiyor istesek de istemesek de… 1979-1980’li yıllar, Sivas’ta görev yapıyordum. Ortalık toz duman, meslekte ilk yılarımız. Ne düşlerle gelmiştik Anadolu’nun bu kentine, nelerle karşılaştık. Öğretmen olmayan okullar çoğunluktaydı. Eli kalem tutan, bir yerde çalışanlar dersleri dolduruyordu. CHP iktidara gelmiş, Milli Eğitim Bakanı Necdet Uğur, torpili, adam kayırmayı bir kenara bırakmış, öğretmensiz köşe bucak öğretmene kavuşmuştu. Dört bekar öğretmen aynı evde kalıyoruz. O zamanın basit bir kasetçalarında Bülent Ersoy’un bir kasetinde en çok dinlediğimiz bu şarkıydı. Otuz yıl öncesine bakıyorum da, gerçekten yıllar rüya gibi uçup gitmişlerdi. Derin izler bırakarak uçup giden yıllar, Üstat Avni Anıl’ın da bestesindeki isteğini kırıp biraz olsun durmamışlardı…
Avni Anıl, İzmir’le özdeş, naif, beyefendi, alçak gönüllü, tam bir gönül adamıydı. Onu Alsancak’ta, Sevinç Pastanesi’nde görürdüm. Kendi dünyasında, kim bilir kafasında hangi nota, hangi ezgiyle boğuşuyordu, hep merak ederdim. İçten bir gülümseme yollar, bu dünyalara değişilmezdi. “Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul’un” şarkısını bilmem şu sanatçı seslendirecek. Beste Avni Anıl… Bu anonsu kim bilir kaç kez duymuştuk radyodan, televizyondan. İşte o büyük sanatçı karşınızdadır. Sanatın sanat olduğu yıllarda hem de.
Bodrum Meyhanesi, Bab-ı Ali Meyhanesi’nde rastlayacağınız bir güzellik demetiydi. Masanın müdavimleri bellidir. Ona yakın olmak, konuşmalara, sohbete tanık olmak bile insanı mutlu ederdi. Daha çok da Bab-ı Ali’de otururdu. Bir iki kadeh içkiyle saatlerce süren söyleşilerin tadı hiçbir şeye değişilmezdi. Onunla dostluğu paylaşan ortak dostlarımız, ağabeylerimiz anlata anlata bitiremezlerdi. Onlar hemen hemen her gün buluşup güne ayrı bir anlam katarlardı. Biz ise ayda yılda bir uğrardık.
2003 yılı Akşehir Nasrettin Hoca Şenlikleri’ne davet edilmişti Avni Anıl. Programda adını okuyunca nasıl da sevinmiştim. Ben de davetliydim. Akşehir’in ünlü Hıdırlık Tepesi’nde karşılaştık. Nasıl da mutlu olmuştum. Hocam artık sizi pek göremiyoruz Bab-ı Ali’de, deyince gözleri çok uzaklara dalmış, eskisi gibi pek çıkamıyorum, arada sırada Efes Oteli’nin barına gidiyorum. Özellikle Salı günleri akşamüzeri orada oluyoruz, gelebilirsin, demişti. Bab-ı Ali’yi merak ediyordu. Oranın müdavimlerini sormuştu. Arap Osman’dan Onur Şenli’ye, Çınar Çığ’dan Erkin Usman’a dek herkesi anmıştık. Sanırım sağlığı sürekli bir yerlere gitmeye izin vermiyordu. Özlemini gözlerinde yakalamıştım. Uzaklara dalıyor, dostlarına özlemi gözlerinden bulut bulut yükseliyordu. Günün anısına birkaç kare fotoğraf çektirdik. Akşehir anısı dün gibi belleğimde taptaze saklıdır. Tok, insanı okşayan kadife gibi sesi insana güven veriyordu.
Geçen yıl İzmir Konak Belediyesi Avni Anıl adına bir beste yarışması düzenlemişti. Yaşamında en mutlu olduğu günlerden biriydi. O geceye gidememiştim. İzmir dışındaydım belki de. Basından gereken övgüyü fazlasıyla almıştı. Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’ın sanata, sanatçıya verdiği değeri, önemi tüm ülke biliyor. Böyle naif bir başkandan da böyle bir sanatçıya vefa ancak bu şekilde ödenebilirdi.
Seksen yıllık yaşamına 155 şarkıya can vermiş Avni Anıl. Bu şarkılar ki bugün sanat müziğimizin önde gelen şarkılarıdır bunlar: Mihabım Diyerek, Aşk Bu Değil Yapma Güzel, Biraz Kül Biraz Duman, Gün be Gün Yaşanan O Hatırayı, İçimde Nice Uzun Yılların Özlemi Var, Kaderimde Hep Güzeli Aradım gibi daha nice dillerden düşmeyen şarkı…
Müziğe biraz ilginiz varsa bu şarkıların adı söylenirken bile hafif bir esinti o ezgileri kulağınıza fısıldayacak. Müziğe biraz ilgisi olan, kulağı ezgiye duyarlı bir kişi olarak o şarkıları duyunca kendimi tutamam, katılırım o essiz şarkılara. Günümüz müziğine bakınca Avni Anıl daha bir büyüyor gözümde, kulağımda. Bir zamanların üstatlar kuşağının da son temsilcilerindendi. Şarkılar onu söyleyecek her zaman. Farkına varabilenlere ne mutlu. Bu dünyadan bir Avni Anıl geçti, ölümsüz eserler bıraktı, demenin güzelliği neye değişilir ki…