2 dakika okundu
Ankara Sanat Tiyatrosu Üzerine/Levent ARIÇ

1961 Anayasasıyla toplumsal yaşam görece de olsa özgürlüklerle tanışmış,işçi sınıfına sendikal haklar tanınmış, üniversiteler özerk bir kimliğe kavuşmuş, politikanın yelpazesi genişlemiş, sendikalar kurulmuş, aydınların üzerindeki baskılar hafiflemiş, düşün ve fikir hayatı özgür bir mecrada kendini yeniden üretmeye başlamıştır.

Sanat ve kültür hayatının  elbette böylesi bir görece özgürlük ortamından beslenmemesi olası değildir; Devlet Opera ve Tiyatroları 1960’lara kadar sadece devlet anlayışını taşıyan oyunlar ve temsillerle seyircilerin karşısına çıkıyorlardı. Bu tarihten sonra mevcut özgürlük ortamında boy atan yeni tiyatro anlayışları ortaya çıktı. Bunlardan belki de en bilineni Ankara Sanat Tiyatrosu'dur. Sadece Ankara'nın değil Türkiyenin de ilk özel tiyatrosu olarak bilinir.Kurucusu olan Asaf Çiyiltepe tiyatroya yepyeni bir anlayış ve soluk getirmek için yola çıkmış ve 1963'te bugünkü Taksim Sıraselviler Caddesi üzerinde bulunan gotik tasarımlı bir binada Ankara Sanat Tiyatrosu'nun öncülü olan Arena Tiyatrosu'nu kurmuştur. İlk oynadıkları oyun ise Fransız Yazar Alfred Jarry’nin meşhur Kral Übü oyunudur. Ardından Çek Yazar Jaroslav Hasek’ten uyarlanan Aslan Asker Şvayk, Kayıp Mektup gibi oyunlar sahnelenmiştir. Fakat bu oyunlar bazı kişileri rahatsız etmiş olacak,  ́ ́Komünizm propagandası" gerekçe gösterilerek tiyatro kapatılmış, oyuncular ise uzun sürecek bir turneye çıkmak zorunda kalmıştır.

Asaf Çiyiltepe’nin amacı toplumcu devrimci tonları ağır basan bir tiyatro yapmaktı. Bertolt Brecht’ten, Konstantin Stanislavski’den beslenen, daha kuramsal daha gerçekçi bir tiyatro için kolları sıvadı ve Ankara Sanat Topluluğu'nu kurdu ilk başta. Arena oyuncuları ile birlikte Ankarada çığır açacak ilk özel tiyatronun temelleri atıldı. AST'nin ilk oyunu Samuel Beckett’in Godot’yu Beklerken idi. Fakat oyun ilgi görmedi, oyunu izleyenler sadece üç kişiydi. Daha sonra Genco Erkal, Gogol’dan uyarladığı Bir Delinin Hatıra Defteri'ni sahneye koydu ve bu oyun AST'da oynanan Türkiye'nin ilk tek kişilik oyunu olarak tarihe geçti. Ardından ses getirecek oyunlar sahnelendi; Cahit Irgat’ın Sultan Gelin eseri ile Sermet Çağan’ın Ayak Bacak Fabrikası oyunu o yıllarda geniş izleyici kitlesi yarattı. Maksim Gorki’nin Küçük Burjuvalar ile Orhan Kemal’den uyarlanan 72. Koğuş çok beğenildi ve AST’ı tüm ülkeye tanıttı.1967’de turne sırasında Asaf Çiyiltepe otobüs kazasında hayatını kaybetti tüm oyuncular yaralandı.

Asaf Çiyiltepe’nin bu beklenmedik trajik ölümü tiyatroyu ve oyuncuları derinden etkiledi; Çiyiltepe’nin ölümünün ardından genel sanat yönetmenliğine Güner Sümer getirildi. Toplumcu devrimci çizgi her ne kadar devam ettirilmeye çalışılsa da AST‘ın içinde çalkantılar başgösterdi; oyuncuların aldığı yetersiz ücretler ve tiyatro içindeki politik ideolojik cepheleşmeler başlıca nedenlerdi ve Türkiye'de ilk defa tiyatro oyuncuları grev yaptı, Güner Sümer genel sanat yönetmenliğinden ayrıldı. Greve İstanbuldaki özel tiyatrolar, sendikalar, siyasi oluşumlar destek verdi. Genel sanat yönetmenliğine geçici olarak Engin Orbey getirildi ve tiyatronun yönetimi oyunculara bırakıldı.AST 68’in mücadele ruhuyla daha toplumcu oyunlar sahneledi.1971 yılında Taksimdeki Küçük Sahnede, Kerim Korcan’ın Linç oyununun oynandığı sırada Rutkay Aziz’e genel sanat yönetmenliği teklif edildi.Rutkay Aziz’in genel sanat yönetmenliğine getirilmesiyle birlikte 12 Mart cuntacılarının şimşeklerini üzerine çeken Bertolt Brecht’in Hitler’in Korku ve Sefaleti oyunu sahnelendi ancak oyun yasaklandığı gibi tiyatro da kapatıldı, oyuncular tutuklandı. Bunun üzerine oyuncular Ankara Tiyatrosu adıyla İsmet Küntay tarafından yazılan yol işçilerinin öyküsünün anlatıldığı 403. Kilometre oyununuyla turneye çıktı. Yapılan itirazlar ve açılan davalar sonucunda AST tekrar kazanıldı.

1970 lerin politik ortamında oynanan oyunlar egemen sınıfı hep rahatsız etti, birçok oyun yasaklanırken diğer oyunlara ve oyunculara soruşturmalar açıldı, tiyatro salonlarına faşist provokasyonlar yapıldı. O yıllarda AST'ın radikal çıkış yaptığı oyunlar vardı. Örneğin; Dimitrov Savunuyor, Taktik, Jan Dark Olayı, Zengin Mutfağı, Frank 5 bunlardan birkaçıdır.Ama asıl ses getiren oyunu ise Bertolt  Brecht’in yazdığı Maksim Gorki’den uyarlanan Ana oyunudur (Günümüzde ‘Cesaret Ana’ olarak da bilinir.). Oldukça kalabalık oyuncu kadrosuyla oynanan bu oyun, dönemin sıkıyönetim mahkemesi tarafından yasaklanır. 1 Mayıs mitinglerinde söylenen,yakın zamanlarda kaybettiğimiz müzisyen besteci Sarper Özsan’ın bestelediği ünlü 1 Mayıs marşı da AST’ın Ana oyununun müziklerinden biridir. Evler Evler,Bilgesu Erenus’un yazdığı Nereye Payidar ve Uğur Mumcu’nun 12 Mart anılarından oluşan Sakıncalı Piyade oyunları Ankara Sanat Tiyatrosunu 70'lerde tek öncü tiyatro yapmıştır.Vasıf Öngören’in Zengin Mutfağı oyunu 15-16 Haziran 1970'teki büyük işçi direnişini anlatır. Bu oyunu ilk kez Ankara Sanat Tiyatrosu sahneye koymuştur. 


12 Eylül darbesi ile ülke her alanda büyük altüst oluşlar yaşamıştır. Yasaklamalar, işkenceler, kovuşturmalar, tutuklamalar, sansürler, idamlar ardı ardına gelmiş ve toplumun üzerine karabasan gibi çökmüştür bu darbe. Sadece muhalefet unsurları, ülkenin siyasi hayatı değil, sanat ve kültür hayatı da bitirilmiştir. Ankara Sanat Tiyatrosu oyunlarına ara vermiş, oyuncunların bir kısmı siyasi düşüncelerinden dolayı tutuklanmış, politik tarzdaki tüm oyunlar sansürlenerek oynanması yasaklanmıştır. Böyle bir ortamda Rutkay Aziz’in rejisini yaptığı, Oktay Arayıcı’nın yazdığı toplumsal bir güldürü olan Rumuz Goncagül sahnelenmiştir.

Rumuz Goncagül, 12 Eylül'cülere göre nispeten daha az  "politik" olduğundan dokunulmamıştır. 12 Eylül'de Devlet Tiyatroları'ndan tasfiye edilen birçok tiyatrocu Ankara Sanat Tiyatrosuna katılmıştır. Bunlardan en bilineni Kerim Afşar'dır.

AST, darbenin yıkıcı etkilerini atlatmak, topluma dayatılan depolitizasyonu kırmak adına çizgisinden ödün vermeden yeni oyunlarla tekrar seyircilerin karşısına çıktı her zaman. Alman Yazar Hans Fallada’dan Küçük Adam Noldu Sana, Mehmet Akan’ın yazdığı Hikaye-i Mahmud Bedrettin, Hukukçu Yazar Faruk Erem’in anılarından oluşan Bir Ceza Avukatının Anıları, Maksim Gorki’nin Yaz Misafirleri, Bilgesu Erenus’un Güneyli Bayan bunlardan bazılarıdır. 12 Eylül'ün ardından AST kendini yine yasak ve kovuşturmalardan kurtaramaz; darbe sonrası Özal'lı yıllar yasakların hız kesmeden devam ettiği yıllardır. 90'ların başlarında, Henrik İbsen’in yazdığı Bir Halk Düşmanı yasaklanır. Yaşar Kemal’den Yer Demir Gök Bakır ve İspanya iç savaşını anlatan Ay Carmela gibi oyunlar büyük ilgi görür. Altan Erkekli’nin yazıp oynadığı tek kişilik oyunu İnadına Yaşamak ile Hukukçu Eşber Yağmurdereli’nin cezaevinde yaşadığı olayları anlatan Akrep oyunu yasaklanır. 


Tüm engellemelere rağmen Ankara Sanat Tiyatrosu üretmeye devam eder, oyuncular yetiştirir, Brechtyen tarzı epik tiyatro anlayışını bir an olsun bırakmaz. Tiyatro alanında Türkiye’nin aydınlık yarınlarına ışık tutar. Ankara Sanat Tiyatrosu bugün dizi ve filmlerde gördüğümüz birçok ünlü oyuncu yetiştirmiştir. 1985 te bir trafik kazasında hayatını kaybeden Erkan Yücel, AST’ın en tanınmış üretken tiyatro adamlarından biridir. Onu Yılmaz Güney’in senaryosunu yazdığı pamuk ırgatlarını konu alan Endişe filmindeki Cevher karakteriyle biliriz.Yaman Okay, Selçuk Uluergüven, yakınlarda yitirdiğimiz Erol Demiröz, Ayberk Çölok, Savaş Yurttaş, Meral Niron yine yakın tarihte kaybettiğimiz Rana Cabbar ve Mehmet Ulay AST’ın mutfağından tarihinden gelen oyunculardır. Rutkay Aziz, Altan Erkekli, Cezmi Baskın, Uğur  Polat, Nurseli İdiz, Mahir İpek gibi tiyatro oyuncuları Ankara Sanat Tiyatrosu'nun yetiştirmeleridir ve bugün popüler dizi ve yapımlarda onları sıkça görürüz.


Ankara Sanat Tiyatrosu'nun, 90'larda Bir Halk Düşmanı oyununu sahnelediği için devlet yardımı kesildi. O yıllardan beridir seyircilerin desteğiyle ayakta durmaktadır. Bu ülkede devrimci sanat yapmak dile kolay, her türlü baskıyı göze alıyorsun; Ankara Sanat Tiyatrosu'nun salonları bile yasaklandı, yeri geldi sinema ve düğün salonlarından oynadılar oyunlarını, yeri geldi sokaklarda, fabrika, okul önlerinde. Ama hep omurgalı oldular, sanat için geri adım atmaladılar. Kurucusu Asaf Çiyiltepe’nin devrimci tiyatro hayalini hep yaşatmaya çalıştılar. Dünyada Bertolt Brecht ve Fransız tiyatro kuramcısı ve oyuncusu Jean Vilar ekolünü Türkiyeye ilk uyarlayan öncü tiyatrodur AST. Kendinden sonra kurulan ve bu ekolden beslenen toplumcu politik tiyatrolara da ilham kaynağı olmuştur.Dostlar Tiyatrosu,Halk Sahnesi, Ankara Birlik Tiyatrosu (Zeki Göker’i de saygıyla anmadan geçmeyelim ) günümüzde de toplumcu tiyatro anlayışını sürdürmeye devam ediyor.


Ankara Sanat Tiyatrosu bugün halen konservatuar öğrencilerine ve tiyatro meraklılarına kurslar veriyor, yeni oyuncular yetiştirmeye devam ediyor. Birçok oyunları Ankara’da Bilkent Üniversitesinde oynanıyor.Halen devam eden,oynanan bazı oyunları: Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü, Nesin, Bir Valize Ne Sığar ki, Şair Eşref’in Esrarengiz Maceraları, Eşeğin Gölgesi, Sezuan’ın İyi İnsanı, Ödenmeyecek Ödemiyoruz. 2021’de kaybettiğimiz Ankara Sanat Tiyatrosu oyuncusu ve dublaj sanatçısı Bülent Yıldıran’ı da saygıyla anıyoruz.

Tiyatro ışık tutar,gösterir,bir deniz feneri gibi ışıldar karanlıklara,düşündürür ama kimi zaman da acı acı güldürür... Sanatla kalın..