Filmlerini ilgiyle, severek izlediğim Nuri Bilge Ceylanın “Kış uykusu” filminden bahsedeceğim. Bilindiği üzere “ Kış Uykusu” filmi Nuri Bilge Ceylan’a Altın Palmiye ödülünü kazandırdı. Nuri Bilge Ceylan filmlerini sevenler ve izlemek isteyenler için öncelikle filmin üç buçuk saat olduğunu hatırlatmak isterim.
Film bir durum öyküsü üzerinden insanı anlatıyor. Aydın emekli bir tiyatrocudur. Eşi Nihal ve eşinden ayrılmış ablası Necla ile birlikte Kapadokya’da babadan kalma bir oteli işletmektedir. Kasabada babalarından kalma mülklerin gelirleri ile iyi bir hayat sürmektedirler. Aydın yerel bir gazetede köşe yazıları yazmakta, ayrıca Türk Tiyatrosunun Tarihini anlattığı bir kitap üzerinde çalışmaktadır.
Nihal yaşça eşinden genç, güzel, sessiz bir kadındır. Kocasının koruması altında, aciz bir hayat sürdürmektedir. Çevresinde yardımseverliğiyle tanınır. Bu Anadolu kasabasında ancak bu yolla var olabilmektedir. Filmin ilerleyen bölümlerinde beklenen patlamayı yapacaktır. Necla ise Nihal’in aksine susmayan, konuşmaları iğneleyici, hayata, yaşananlara, Aydın ve Nihal’den farklı bakabilen, güçlü olmaya çalışan biri. Necla ve Aydın’ın uzun uzun yaşadığı tartışma sahnesi izleyiciyi filmin içine çekmeyi başarıyor.
Film temelde bu üç ana karakter üzerinden anlatılmakla beraber yan karakterler de filmi tamamlamak açısından büyük katkı sağlamış. Filmde durum üzerinden vicdan, din, ahlak, sınıf farkı gibi konular sorgulanıyor. Film insanı, insanlık hallerini anlatıyor çünkü. Aydın pek çoğumuzun yakından tanıdığı bir sima. Karakterler kış ve kar yağışının da etkisiyle içlerinde biriktirdiklerini bazen büyük bir patlamayla bazen de küçük bir kıvılcımla ortaya döküyorlar. Diyaloglarda sözcükler özenle seçilmiş. Karakterlerin bahaneleri ve bunun için sarfedilen cümleler dikkat çekiyor.
Filmi izlerken Çehov’un öykülerine benzediğini düşündüm. Yıllar önce izlediğim “Vanya Dayı” adlı eserini anımsattı bana. Filmin sonunda jenerikte akan yazıda “Anton Çehov’un hikâyelerinden esinlenilmiştir” ibaresiyle hislerimde yanılmadığımı gördüm. Film seyirciyi çokça düşündürüyor, zaman zaman güldürüyor, hüzünlendiriyor.
Seyirciyi kendi zihninde yolculuğa çıkarıyor. İsmi de bir hayli etkileyici. Ceylan’ın bu ismi sırf filmin kış mevsiminde geçmesi yüzünden seçtiğini düşünmüyorum. Altında daha derin bir şeyler söylemek istiyor seyirciye. Karakterlerin üzerine çöken rehavetin ülkemizin içinde bulunduğu duruma bir gönderme yaptığı da görülüyor.
Kış Uykusu Ceylan’ın diyaloğu en fazla filmi. Diğer filmlerini izleyenlerin bildiği gibi yönetmenin filmleri daha çok fotoğraflar dizisine benzer. İç mekânların olduğu kadar dış mekânların çekimi de çok başarılı. Seyirciye görsel bir şölen sunuyor. Ceylan insanı sırf insanla anlatmamış bu filminde. Filmden pek çok kare zihnime kazındı. Ancak “Yılkı” atının yakalandıktan sonraki nefes alıp vermesi gözümüm önünden gitmiyor. Kısacası yaşamdan hayatlar görmek, bazı değerler üzerine yeniden düşünmek için ayırabileceğiniz üç buçuk saatiniz varsa bu filmi seyredin.
#sinema #kışuykusu #nuribilgeceylan #inceleme #değerlendirme