24 Apr
24Apr

Hatıralardı ya bizi ayakta tutan. Diri kalmamızı sağlayan.İnsanoğlu kendi kendini kurtardığını sanır, hep ama hep aldanır. Herbirimiz bir diğerinin izdüşümü gibiyiz halbuki. Eğrisi ve doğrusu ise olan bitenin gölgesi. Kaç kabustan geçti bu gözler? Kaç kahkahanın kıyı şeridinden döndü bu dudaklar?

Ha birde göz yaşları var. Olmayanı olduran, olanı gökyüzüne uçuran. Sicim gibi yağan yağmurda pür telaş ruhlarımız, kayar göçer bir halde sıkışmaz mı herhangi bir saçak altına!

Güneşin baş gösterdiği zamanlarda sırtını sıvazlayan sıcağa el vermez mi, içinde gezdirdiğinbinlerce karınca sürüsü.

Göz hizasından nasıl da kayar bizi biz yapan kareler.Anlam düşüklüğüne meyil eden bir harfin tüm karın ağrısını çeker gibidir ah ve vah ileperçinleşen kelimeler.

Sen mi beni kurtardın, ben mi seni kurtardım ikilemi şaşırtır iki dakikada bizi. İzlediğim filmin iz bırakan son repliği nasıl da yakıyor beynimi.

Zaaflarımız birbirimize. Gün, bugün diye tanımladığımız yerde. Ötesi bir muamma, bir istisna, bir seyrelti, bir gölge. Vaktin birinden aramıza düşen bir ortaoyununa gönül verircesine.

Tüm bu ifrazatın üzerine pencerenin iki kanadı da açılır en şairane haliyle.

Nefesler alınıp verilir, yutkunuşlar boğazdan tam geçerken dile gelir.İçeri giren temiz hava insanı nasıl da kendine getirir. Kusmaya ramak kala bir noktada, göz çukurlarına yerleşen o koyu halkalarda yatar tüm kirinve pisliğin.

Hadi şimdi uzat uzatabilirsen elini içindeki gizlenmiş kendine. Sarmaş dolaş olasımız var dün ile yarın arasında kalan bugün ile.

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.