Torunları, onun kucağında oturmak için yarıştılar. Ellerini, kocaman açıp hepsine sıkı sıkı sarıldı. Yeni yapılacak olan evleri için ise sürekli fikir üretiyorlardı: “Babaanne, bahçesinde salıncak ve kaykay koyalım.”
Devamını OkuyunYerinden kımıldayamıyordu. Aklı eşinde kalmıştı, ona birkaç kez seslendi, ama cevap alamadı. Zaten bu sallantıda duyamazdı. Hafif başlayan sallantının gittikçe şiddetlenmesi onu çok korkutmuştu.
Devamını OkuyunBüyük felaketin ilk dakikalarında, yıkılmamak için direnen binamızdan, iç kısmında yıkılan duvarlar ve devrilen eşyaların arasından ufak tefek yaralarla hepimiz kurtulmuştuk. "Eğer biz bu haldeysek, iyi şeyler olmadı." diye düşündüm. Dışarı çıktığımızda, ne yapacağımızı bilmeden sağa sola bakınıyorduk, yağan şiddetli yağmurdan sırılsıklam olmuştuk.
Devamını OkuyunÇadırda ilk geceyi geçiriyorlardı. Soba da verilmişti onlara; ama yakmadılar, artçı depremler şiddetli oluyor soba bile yerinden oynuyordu. Soba tutuşmuşken devrilirse yangına neden olabilirdi. Olsun onlar soğukta kalmaya da razıydılar. Yeter ki uzanarak uyuyup rahat etsinler.
Devamını OkuyunSabah uyanır uyanmaz yola koyuldular. Saat 8’de sahaya yetiştiler. Erken geldiklerini sanıyorlardı, kuyruğu görene kadar; neyse artık, deyip “Hijyen paketi için hangi sıra acaba ?” diye sorup sıraya geçtiler.
Devamını Okuyun