Hissediyorum acı dolu bir yüzyıla 2024'e girişi duyuyorum. Barış dolu, başarı dolu, hastalıksız, sağlıklı yıllar diliyoruz birbirimize, kan kırmızı şarap sıvısından, kadehlerden yansıyan ışımaları altında. Ağızlar hiç ağlamaya açılmayacakmış gibi gergin gülüyor. Mutluluk bizi içine soğuruyor.
Mavi masmavi bulutlardan tenimi okşayan tüy, umutları yükseltiyor arza. Döne döne inse de yüksek tepeden ovaya onun inişini gözlemek nedense hüzünlü bir mutluluk yüklüyor hafızama. Döne döne inişte sakinliği, huzuru, barışı taşıyor teleklerinde o minik beyaz tüy parçası.
Rüzgar sessizlik girdabında, kol kıllarımı süpürüyor, diriltiyor, canlandırıyor bedenimi. Rüzgarın uğultusu, sesi ve tenime değişiyle irkiliyorum, sevdiğim mi okşuyor?
Koltuk altımdan beynimin kıvrımlarından okşanıyor ve gıdıklanıyorum. Tüy gibi hafif hissediyorum.
Eros kanatlarıyla uçarken fırlattığı aşk mızrağını kalbimin en ücra yerine, gülle gibi sert, acımasız saplıyor. Ahlat ağacı altında, elinde orak oturan çoban, flütüyle doğayı dünyayı sukünete barışa el ele olmaya çağırıyor.
Çoban müzikle devam eden ziyafetini, Eskişehir’in lületaşını kartopuna dönüştürmekle sürdürüyor. Müzik, resim, heykel doğal dünyanın paylaşılabilecek denli büyüklüğünü gözler önüne sermekten yorgun düşmüş objeler..
Çobanın ve koyunlarının tepesinden hoyratça esen Poyraz da, Kartal teleklerini sarı kantaronların üzerine, nefis kokusunu çevreye yayan Tarhana çorbasına karabiber serpercesine silkelemekte bir beis görmüyor.
Döne döne ovadaki avına odaklanan Kartal, bula bula Sarı Kanarya’yı pençeleri arasına alıp sonsuz gökyüzüne kanat çırpıyor. Yaşamı kucaklayıp güvenli limanlara ulaşmak tüm arzusu Kartal’ın.
Düştükçe, yüzyıllardır savaşlarda, depremlerde, salgınlarda , doğal facialarda, terör olaylarında, genosid kıyımlarda yok oldukça daha da bilinçli, daha da yaşama istekli tohumlarımızdan yeniden doğuyoruz. Tohumsuz bahar olur mu hiç. Bahar bizi kendini göstereceği yeşil erik ağaçlarından pırtlayan beyaz çiçekleriyle karşılamaya hazır, bekliyor, sabırsız. Tamamlanabilmek, var olabilmek için sonunu çok da hesaplamadan devam etmek gerek. Yaşama dair gelsin sözler.
Kısacası herşeyi bırakıp yaşayalım mı? Ya da yaşamayalım mı? İnadına yaşayalım, direnelim, son nefesimize kadar direnme hakkımızı kullanalım.
2023 umarım bu son savaşın olur. Bu son kıyımın olur. Bu son felaketin olur. Lanet olsun sana.