Bugün yalnızım, saat on ikiyi geçti. Ben korkuyorum, dışardaki karanlıktan korkuyorum; yalnızlıktan korkuyorum, burada bir şey olacağından değil, ama içimde korku var. Üstümü bile değiştirmedim, çadır kilitli değil diye kendimi güvende hissetmiyorum. Dışarısı zifiri karanlık, çadırı karıncalar basmaya başladı. Uzaktan köpek sesleri geliyor. Rüzgâr bir esiyor bir duruyor, estiği zaman korkuyorum, esmediği zaman yine korkuyorum.
Çadır Çin çadırı güzel, ferah içi beyaz, karşılıklı pencereleri var, pencereleri kapatsam çok sıcak, pencereler açık, dışarı görünüyorum; rüzgar sert esince çadır kumaşı, çadırın içindeki demire çarpıyor. Dışardan bir ses geldi. Rüzgârdan sandalye mi devrildi. Yoksa çadıra doğru gelen biri mi var, yüreğim hızlı hızlı çarpmaya başladı. İçimde korku biriktikçe birikti, kıpırdayamıyorum. Kalbim duracak sonunda. O hışırtı ne öyle ?
Birisi var dışarda, Allah'ım ayaklarımın bağı çözüldü. Ayak sesine benzeyen ses ,tamam şimdi kesin kalbim yerinden fırlayacak,yok böyle olmaz ,nasıl cesaretimi toplayıp yerimden kalkabilirim. Çadırın cırcırtlı yerinden ses geliyor. Yılan falan mı acaba, başka bir haşerat mı? Komşu anlattı iki metre uzunluğunda bir yılan az kalsın çadırlarına girecekmiş; son anda görmüşler söylediklerine göre..
Ben evimi özledim; kapımı açmayı, mis gibi kokan evimi çarşaflarımı, fayansları patlatmayı, mutfağımda yemek pişirmeyi tertemiz camlarımdan , perdeyi aralayıp dışarıyı izlerken kahvemi yudumlamayı, balkondan komşumla sohbet etmeyi özledim. Meğer ne kadar değerliymiş kapıyı kilitleyip insanın kendini güvende hissetmesi, şimdi ise kendimi hiç rahat ve güvende hissetmiyorum. Bütün gece kıpırdamadan ve uyumadan koltukta oturabilirim.
Aman Allah'ım! O ses ne? Korkudan öldüm, dışarda birisi bir şeyleri karıştırıyor, ya şimdi deprem olursa dışarı bile kaçamiyacağim .Çadırımdaki koltuğu sıkı sıkı tutarım. Bu böyle devam edemez, fırladım yerimden. Aceleyle çadırın penceresinden dışarı baktım.