Aylardan Şubat. Günlerden pazartesi.Herhangi bir gün yine.
“Mavi gömleğimi bulamıyorum.”
“Kirlide, daha yıkamadım.”
“Offf! Onu giyecektim. Neyse.”
“Bugün kadın gelecek, yıkar”
Saat dokuz otuz. Herkes ayak altından çekilmişken, kendime sade bir kahve yapıp radyoyu açıyorum. Eskilerden bir şarkı çalıyor.
Kazanlar kuruldu büyük avluya. Pembe leğen, su tası, sabun, çivit hepsi tastamam.
Bugün çamaşır günü. Anneannem, annem, teyzem bir elden girişecekler birazdan. Vuslat ve ben koşturuyoruz avluda. Anneannem durmadan “Gidin başka yerde oynayın, kazanı devirirsiniz. Sonra yanıkla uğraş.”diyor bize.
Pembe leğen nelerin kirini yıkamadı ki. Dayımın sarhoş olup kusup batırdığı gömleğini, kuzenimin sünnet elbisesini, anneannemin gelinliğini, nadide masa örtülerini, evin perdelerini.
Tüm kirlileri toplayıp makineye dolduruyorum. Tertemiz olmalı her şey.