Yazın ortasında yağan sağanak yağmur geç kalmış bir nisan özlemiyle otobüsün camını döverken ben de geç kaldığım hayatıma yetişebilmek için kestirme bir yol arıyordum. Zaman yolcularına öykündüğümden değil ama bugün ilk defa geri dönebilmeyi istedim. Hayatımı başka insanlara rehin bıraktığım o güne dönebilseydim her şeyi değiştirebilecektim , yapamadım. Otobüs hızla Maraş'a doğru gidiyordu ve yağmur camları dövmeye devam ediyordu.
Bir süre sonra ancak fark ettim; yanımdaki koltukta küçük bir çocuk oturuyordu. Henüz yedi yaşında olduğunu tahmin ettiğim bu çocuk bu zamana kadar gördüğüm bütün çocuklardan daha güzeldi. Sarışın ve mavi gözlü olan bu esrarengiz küçük adam dikkatini tamamen bana yöneltmişti. Bir an gerçekliğimi kaybedip çocuğun bir yetişkin olduğunu düşündüm ve genç arkadaşımla sohbete başladım...
-Yolculuk nereye? -Afşin'e.
-Neden Afşin?
-Bu mevsimde daha iyi bir yer hayâl edemiyorum...
"Ben de" dedim içimden... sonra camdan dışarı bakmaya devam ettim. Çocuk sohbetimden sıkılmış olacak ki bir anda ortadan kayboldu... neden sonra yaşadığım gerçeküstü deneyimden sıyrılıp otobüste çocuğu aramaya başladım. Ama kimse bahsettiğim küçük çocuğu görmemişti. Yağmur olanca hızıyla yağmaya devam ediyordu ve ben hiç sevmediğim Maraş'a gitmek zorunda kaldığım için kendime kızıyordum.......