Eski adı Route 66, şimdiki ise Interstate 40 olan boş otoyolda tek başına araba kullanan, canı çok sıkıldığı için bir otostopçuyu alan genç bir adamın aksiyon dolu gerilim hikayesi. Kariyerinde RAIN MAN (1988), DEAD POETS SOCIETY (1989), MAD MAX: FURY ROAD (2015) gibi pek çok başarılı işe imza atmış görüntü yönetmeni John Seale'ın heyecan verici yol hikayesi ve muhteşem bir atmosfere sahip olmasında büyük payı olan yapım, sinema tarihinin en iyi kötü adamlarından biri olan Rutger Hauer'ın, set arkadaşlarının kendisinden çekineceği kadar korkutucu oyunculuğu ile birleşince türünün çok üstünde bir çizgiye sahip film. Christopher Nolan'ın en sevdiği filmler arasında saydığı bu filmin senaristi Eric Red, The Doors'un "Riders on the Storm" şarkısından esinlendiğini ifade etmişti. "- Annem bunu asla yapmamamı söylerdi."
THE HITCHER (1986) Yönetmen: Robert Harmon
Sinematografi: John Seale
Bir grup uyuşturucu kaçakçısının merhametine kalmış savunmasız kör bir kadın ekseninde korku gerilim filmi. James Bond filmlerinin en iyi yönetmeni Terence Young'ın usta ellerinde iyi oyuncular ve iyi bir senaryoyla neler yapılabileceğini gösteren, gerilim söz konusu olduğunda, slasher'lar dahil bu film kadar sürekli dehşete sahip başka bir film az bulunur.
Amerikalı yazar Stephen King'in 1981 yılında yayınladığı edebiyat ve sinemada korku incelemesi Danse Macabre kitabında bu filmin tüm zamanların en korkunç filmi olduğunu ve Alan Arkin'in performansının "şimdiye kadarki beyazperde en iyi kötülük çağrışımı olabileceğini" yazdığı filmdeki bir sahne de Listeler Kitabı: Korku" kitabındaki Stephen King'in listesinde 1 numarada yer alıyor. Daha çok Pembe Panter'in meşhur tema müziği ile hatırlanan besteci Henry Mancini, tedirginlik duygusu yaratmak için iki piyaniste birbirinden çeyrek ton farklı enstrümanlar çaldırdı.
"- Kendi şirketini kuracaktı. Kötü haberler bunlar. Böyle şeyler devam ederse sonuç ne olur? Anarşi. Disiplin yok, düzen yok."
WAIT UNTIL DARK (1967) Yönetmen: Terence Young
Sinematografi: Charles Lang
İş bulma umuduyla eski üniversite arkadaşı ile yeniden karşılaşmak için küçük bir kasabaya gelen işsiz güçsüz biri ekseninden romantik drama. Aşk, yalnızlık, elde edebileceğinle yetinmek, hayal kırıklığı ve geride bırakılan hayaller hakkındaki hikayenin arka planında tarım ekonomisinden endüstriyel ekonomiye geçişin henüz devam ettiği 20. yüzyılın ilk yarısındaki Amerika'daki durumu küçük bir Kansas kasabası ölçeğinden görürüz. Senaryosundan oyunculuğuna, müziklerinden kurgusuna kadar üst seviye çalışmanın ürünü olan yapımın, Broadway için oyun versiyonunu da yöneten ünlü sahne yönetmeni Joshua Logan film versiyonunu oldukça teatral ve sinematik bir gösterişle yönettiği ve gelmiş geçmiş en iyi sahneden sinemaya aktarımlardan biri olarak kabul edilen film. - Sonra dedim ki: "Pekala, kızlar, eğlence sona erdi. Yolumuza devam edelim." Bir tanesi, sırtıma bir silah dayadı ve şöyle dedi: "Bu eğlence, biz bitti diyene kadar devam edecek, koca adam."
PICNIC (1955) Yönetmen: Joshua Logan
Sinematografi: James Wong Howe
1980'lerin başında İrlanda'daki gazetecilerin, insan hakları aktivistlerin, polislerin, gizli servislerin de içinde yer aldığı gerçek olaylara dayanan kurgusal bir siyasi hikaye. McDormand'ın FARGO (1996) ve Cox'un ROB ROY (1995) ve BRAVEHEART (1995) filmleriyle büyük çıkış yapmasından önce gösterime girmesine rağmen oyunculuk ışıltılarını net olarak görebileceğimiz, Costa-Gavras ya da Alan Pakula tarzından hiç de aşağı kalmayan özel ve farklı bir film. Jüri Özel Ödülü aldığı 1990 yılı Cannes Film Festivali'nde gösterildiğinde özellikle İngiliz basın üyeleri tarafından yoğun eleştiri ve kargaşaya sebep olan film Stalker vakası adıyla bilinen gerçek bir olaydan esinlenmiştir. - Belfast, bana Şili'yi hatırlatıyor. - Hiç benzerlik yok. Bunu nasıl söylersin? - Öyle hissettiriyor: Cinayetler, işkence, komplo. - Şili'de olan şey burada olamaz.
HIDDEN AGENDA (1990) Yönetmen: Ken Loach
Sinematografi: Clive Tickner
İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'ne burslu olarak kabul edilen kızının mezun olma şartı için her şeyi yapmaya hazır saygın bir doktor etrafında şekillenen hikaye. Yolsuzluk, fırsatçılık ve açgözlülüğün norm olduğu bir çevreyi anlatan film, ortak yapımcı Dardenne Kardeşlerin doğal ve cesur gerçekçiliğini Mungiu'nun ahlâk prensipleriyle örtüştürüyor.
GRADUATION (2016) (Mezuniyet)
Orijinal Adı: Bacalaureat Director: Cristian Mungiu
Sinematografi: Tudor Vladimir Panduru
Cinayet masası dedektifinin evli bir kadına aşık olmasıyla başlayan, Florida'da geçen bir suç draması. Cinayet, gizem ve aldatma olay örgüsüne sahip film, 40'lı ve 50'li yıllardaki femme fatale merkezli kara filmlerin altın çağını aratmayacak şekilde özenle çekilmiş olup Parliament Sinema Kulübü heyecanını yaşamak isteyenleri üzmeyecektir. Özellikle başrol oyuncularının müthiş performanslarıyla alışagelmiş konusuna vurulan bir kaç ters köşe fırça darbesi ile gözden kaçmış bir gerilim cevheri. - Burada olmak istemiyorsun, değil mi? - Ben iyiyim. - İstiyor, ama nedenini bilmiyor. Ceset görmek insana yaşadığını hissettirir.
CHINA MOON (1994)
Yönetmen: John Bailey
Sinematografi: Willy Kurant