1 dakika okundu
"Her Şey Her Yerde Aynı Anda" Neyi Anlatır?/Havva Ağral

Oldukça maliyetsiz ama bir o kadar başarılı, hızlı geçişliliği ile şaşırtıcı bir performansa sahip olan "Her Şey Her Yerde Aynı Anda". Bu filme Oscar kazandıran şey, konunun zorluğu değil, zihinde zorlayıcı tahayyüller yaratmasıydı.


İnsanlık için sadece bir kuram olan bir düşüncenin, bir önermenin, dolayısıyla soyutluğun gerçekliğe dönüştüğü bir simülasyonu yaratmasıydı. Fiziksel olarak mümkün olmayan şeylerin kurgusundayız. Bunu neden yapıyoruz? Hep bir alternatif gerçeğin peşindeyiz. Mevcut koşulların insan çatışmalarıyla ilişkili olarak hep bir şeylere engel olduğuna dair, farklı tezahürlerde bulunarak, fizik ötesi bir başkalık arıyoruz. Yaşamın tek düze olduğuna dair bir algının, böylesi tezahürlere yol açtığını düşünebiliriz. Gerçekten yaşamlar tek düze midir? Başka bir alternatif gerçekliğimiz yok mu?

Filmi özetlersek: Evelyn Wang, ailesiyle birlikte bir çamaşırhane işletmektedir. Konu özellikle vergiler çerçevesinde geçer; ilginçtir ki, tekdüzeliğin içinden sıyrılamadığımız vergi konusu her paralel evrende karşımıza çıkıyor gibi. Evelyn, IRS'ye borçlarını ödemekle cebelleşir. Bu arada eşi Waymond’dan boşanma talebi ve kızı Joy ile olan karmaşık ilişkisi gibi zorluklarla da boğuşur. Ancak Evelyn’in dünyası, bir gün çoklu evrenlerden gelen bir tehditle karşılaştığında tamamen değişir. Waymond, başka bir evrenden gelen versiyonu tarafından ele geçirilir. Evelyn’e, tüm evrenleri yok etmeye çalışan bir varlık olan Jobu Tubaki ile savaşmak için seçildiğini söyler. Evelyn, farklı evrenlerdeki farklı versiyonlarına erişerek ve onların yeteneklerini kullanarak bu tehdidi durdurmak zorundadır. Film boyunca Evelyn, tüm yaşamını sorgular. Sonunda Jobu Tubaki’nin, kendi kızı olduğunu öğrenir. Kızı, tüm evrenleri gezerken mana ve değerleri yitirip derin bir boşluğa düşerken acımasız Tubaki’ye dönüşmüştür. Ancak bir şekilde, evrenlerin kurtulması mücadelesine her ikisi birden girişir. Sonuçta anlam ve değerler, ya da normlar gereklidir. Dağılma, parçalanma duyguları genelde insanın baş edemeyeceği büyük bir boşluktur. Her şeyin aynı anda aynı yerde olması dağınık ve kaotiktir.

Evelyn ve kızının arasındaki ilişki, filmin duygusal çekirdeğini oluşturmaktadır. Aile bağları, kuşaklar arası çatışmalar filmin ana temalarıdır. Tercihlerimizin bizi nereye sürüklediği meselesi de insanın kendi evrenini nasıl kurduğuna dair cevaplar gibidir. Ancak, Evelyn kendi potansiyelini, diğer evrenler sayesinde keşfetmiştir. Bu yaşadığı evrende de o potansiyelleri kullanırken hala kendisidir; sadece bir irtibat söz konusudur. İlginçtir ki, o irtibata geçebilmesi için kendine bedensel bir travma yaratması gerekiyordur. Altına işemesi, kolunu bacağını incitmesi gerekiyordur. 

Çok katmanlı bu anlatımda hem sürüklenip hem de düşünmek durumunda kalırız. Film bu anlamıyla yorucu ve hızlıdır.İnsanın tek bir gerçeği var mıdır ki tek boyutlu yaşasın? İnsan, çatışmalar, devinimler ve karar mekanizmalarıyla kendini örerken tek bir boyutu yaşamıyor. Travmanın kendisinden ziyade, verilen içsel tepki, dışsal yönelim, anlık karar mekanizmaları bu filmden çok daha hızlı hareket etmektedir.

 İnsanın hakikati dediğimizde ise parantezi daraltmak zorundayız. Nesli devam ettirme içgüdüsü ve hayatta kalmaya dair teyakkuz diyebiliriz. Kent yaşamında stresli yaşarken de bir ağaç üzerinde vahşi bir hayvandan kaçarken de benzer duygular ve kararlar verir. Bir silahlı çatışma anında kaçmak yerine donup kalırsa vurulabilir. Kaçarken hızlı bir motora çarpma ihtimali de vardır. Örneğin, ailede çatışmalı bir kavga ortamından kaçarken veya kendinden kaçmaya çalışırken farklı zihinsel uyanışlar yaşayıp kendini spiritüel alana verebilir. Ya da bir sanatçı ile tanışır. Belki evini, konforunu bırakamazken rahatsızlanıp yaşamda yeni düşünce biçimlerine ulaşmaya başlar.

Çatışma hâli insanlarda farklı psikozlara da sebebiyet verebilir. Her psikoz kötü müdür? İnsan içine düştüğü psikozda kendi farklı potansiyellerini de keşfedebilir. Horney, insanın idealleştirilmiş imgesinden söz eder. Biz bu filmi bir paralel evren değil de Evelyn’in düş dünyası olarak izlemiş olsaydık, ünlü bir dövüşçü ve oyuncu Evelyn’e bakarken çamaşırhanedeki Evelyn’in düşlediği ideal imgeyi görmüş olacaktık. Bilim kadını Evelyn de öyle olacaktı. Düşlediği imgeyi beslemek adına da paralel bir düş evreni yaratacaktı. Mulholland Drive’da Rita’da olduğu gibi, düşlerle kendine paralel bir evren kuracaktı. Tatminsiz duyguların, ulaşılamamış arzuların doyumu noktasında bir düşlem oyunu. Ancak gerçek yaşamla uyum sağlamak oldukça güçleşebilir. Yüzleşmenin ağır gelebileceği paralel evrenlerimiz ya da dünyalarımız vardır. David Lynch özellikle bu konunun farklı versiyonlarını bizlere sunmuştur. Ne kadarının düşlem evreni, ne kadarının dünyanın ağır gerçekliği olduğu kısmında, Lynch’in filmlerine yüksek bir dikkat gerekli olacaktır.

Paralel evrenler, içerik olarak yapımcıların karakter, kişilik denemelerinde pek çok çeşitliliği bir arada verebilecek bir alan zenginliği sunuyor. Yapımcılar, yönetmenler ve hatta izleyenler açısından zengin bir deneyimdir. Fringe dizisinin bir bölümünde olduğu gibi, bir boyutta iyiliği diğer boyutta kötülüğü seçmiş iki kişinin yüzleşmesini anlatıyordu. Kişilik örgütlenmelerini sadece küçük tesadüflerle biçimlendiren bu yapılar, gerçek yaşamın da buna paralel olma ihtimalini göz önünde bulundurabilirler. Evelyn’in Waymond’a hayır dedikten sonra karşısına çıkan kişiler, Evelyn’in başını o anlık dertten kurtaran diğer dövüşçüyle tanışması sayesinde, tüm yaşamının şekillenmesine sebep oluyordu. Diğer hikâyeler yoktu. Film içinde ideal olmayan başka Evelyn’ler de vardı. Sosis parmaklı, yaratık Evelyn ya da taşa dönüşmüş bir Evelyn; evrim geçirmemiş bir başka evren belki. Ancak filmde Evelyn, en kötü durumdaki hâlinin, çamaşırhanedeki durumu olduğunu öğrenince büyük bir hayal kırıklığına uğrar. İnsan çatışmalı bir varlık olsa bile kaotik olandan kaçmaya çalışır.

Yasa ne kadar karşı koymak istense de insanların istediği bir şeydir. O anlamda Jobu Tubaki, insanın kaos karşısındaki dağılma hâlini göstermektedir. Evelyn, kendi içinde statü çatışmaları yaşasa da aile bağı, düzen ve Jobu Tubaki’yi eski kızı hâlinde görmek ister ve aile yasasını geri ister. Konunun vergi borcu etrafında dönmesi de tesadüf değil, yasanın devamlılığı gibi vurgulanmıştır.

İnsanın pek çok gerçeği vardır. Kendi alternatif öteki gerçekliğini yaratması olasıdır. İnsanlar kendi potansiyellerine bir anda kavuşmaz ya da keşfedemez. Kendi kinetik yapısına nasıl dönüşecektir? Atak ya da atıl bir şekilde hayatının dönüşümü, insanın kendi öteki gerçekliğine kavuşmasını da sağlayabilir. Belki de hiçbir şey olmaz. Kimileri için dünya bir çilehane, kimileri için hazların, paranın, gücün dünyası. Milyonlarca yaşam, milyonlarca farklı öznel oluş, dünyayı farklı okuyan milyonlarca göz, aynı dünyayı ve evreni birbirinin paralelinden okuyor. İnsan bir mikrokozmos, bir küçük evrendir.Havva Ağral