Oldukça maliyetsiz ama bir o kadar başarılı, hızlı geçişliliği ile şaşırtıcı bir performansa sahip olan Her Şey Her Yerde Aynı Anda. Bu filme Oscar kazandıran şey, konunun zorluğu değil, zihinde zorlayıcı tahayyüller yaratmasıydı.
Devamını OkuyunOldukça maliyetsiz ama bir o kadar başarılı, hızlı geçişliliği ile şaşırtıcı bir performansa sahip olan Her Şey Her Yerde Aynı Anda. Bu filme Oscar kazandıran şey, konunun zorluğu değil, zihinde zorlayıcı tahayyüller yaratmasıydı.
Devamını Okuyun"Le Mépris" (Contempt), "Bande à Part" (Band of Outsiders), "Alphaville" gibi filmleriyle sinemada yeni bir tarz oluşturdu. Quentin Tarantino ve Martin Scorsese gibi yönetmenler üzerinde de büyük etkisi oldu.
Devamını OkuyunFilmin bir yerinde ölümüne bir şiddetin oluşu, Oscar Wilde’ın şiirini anımsatabilir: “Herkes öldürür sevdiğini.”
Devamını OkuyunHenüz suç işlenmeden suçluların yakalanmasını sağlayan bir sistem... Ve suçu önleyici bir ekip… Ekipten biri, öngörülen bir suçla itham edildiğinde ve masumiyetini kanıtlamak zorunda kaldığında, birçok şeyin de değişmesi gerekecektir. “Minority Report”
Devamını Okuyun“Yaşamak ve ölmek dışındaki seçeneklerden bahsedildiğinde anlamak istemeyiz. Hiç de hoş olmasa da bu durumun hayata dahil olduğunu hatırlamamamız gerektiğinde, birileri bize bunu hatırlatsa da anlamadığımız bir zamana mahkûm olabiliriz..." Her şey unutulur. Unutulmayan tek şey aşktır.
Devamını OkuyunYine yazıma filmin ortalarına doğru bir sahneden alıntı yaparak başlamak istiyorum. “Neden bilmiyorum diyemiyoruz?” diye soruyor Yılmaz , Müjdat’a. Müjdat da kendince yanıtlıyor arkadaşını. Başı ve sonu belli filmlerden değil Tamirhane. O yüzden karakterleri ufaktan bir tanıtayım istiyorum sizlere.
Devamını Okuyun“Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” ibaresinin aslında kadınları arka sıralara iten eril bir ifade olduğunu kanıtlayan ve aslında her başarılı kadının önünde buna benzer eril düşüncelerin asıl engel olduğunun kabul edilmesi gerektiğini anlatan bir film…
Devamını OkuyunKendisini 'kadın sanatçı' olarak nitelendirmek istemese de hem kadın hem sanatçı Helene’in (gerçekçilik akımının en iyi natürmort ve oto portre örneklerini veren Fin ressamın hayatından bir kesit izlediğimiz) yaşamından çarpıcı kesitleri izliyoruz film boyunca. Kahramanımız yine bir kadın ve yine bir sanatçı. Ve yine bir aşk acısı.
Devamını OkuyunFilmin Tematik Arka Planı: Müzik sesine kahkahaların yükseldiği bir ev partisinde bir kadının sesini işitiyor filmin ilk sahnesinden itibaren. Bu kadının “Kaçmak için nereye koştuğunu değil, nereden koştuğunu kesin olarak bilmelisin.” repliği bize, filmle ilgili ilk ipucunu veriyor. Yüksek tavanlı, içinde eski aile yadigarı mobilyaların olduğu bir dairede, müzik ve edebiyatla ilgili birçok alıntının havada uçuştuğu bir ortamda, birbirleriyle birtakım edebî alıntılar yaparak sohbet eden bir grup Rus entelektüeli eğlenirken görüyoruz.
Devamını OkuyunBashir’le Vals – Waltz With Bashir’le sinema izleyicileri için hatırı sayılır bir başarı elde eden Ari Folman’ın animasyon türündeki “Where Is Anne Frank” (dünya prömiyerini 74. Cannes Film Festivali’nin Yarışma Dışı seçkisinde yer alarak yapan film), Avrupa kültürü üzerine “ırkçılık”, “göçmenlik” kavramları ekseninde bir yüzleşme filmi olarak ele alınması gereken duyarlı bir yapım.
Devamını OkuyunCanlandırma sineması olarak bildiğimiz ve çizili desenlerin ya da cansız maketlerin hareketlendirilerek perdeye yansıtıldığı nice filmi izlediğimiz bugün, sinema denildiğinde akla ilk gelen ifade sanırım 'teknik ve estetik sınırlarının ötesine geçip bir anlatım aracı olarak yeni anlatım biçimleri deneyen sanat ürünleri gelecektir. Kavramsal olarak sinema temelde, nesnelerin ve olayların gerçek yaşamda oldukları gibi görüntülenmesiyle hayatımıza girmiştir.
Devamını OkuyunEkonomik, sosyal dengesizlikler ve siyasi karışıklıklar sebebiyle sanatçıların ekspresyonizme yönelişiyle birlikte, 1900-1935 yıllarının en geniş kapsamlı anlayışı olmuştur. Ekspresyonistler dışsal görünüm yerine içsel duygulanıma önem vermek gerektiğini savunmuşlardır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında, savaştan geriye kalan etki altındaki sinemacılar karanlık, fantastik öğeler, insanüstü yaratıklar, kendi dürtülerinin esiri olmuş acımasız insanları konu edinmişlerdir. Daha çok savaş sonrası gerçeklikten kaçışı ifade ederler.
Devamını Okuyun