2 dakika okundu
7.Sanattan Kesitler/ Tevfik ERASLAN

Bir filmin iyi mi kötü mü, parası var mı, marka mı giyiyor gibi kalite özelliklerini taşıyıp taşımadığı filmin ilk 3-5 dakikasında anlaşılabilir. Benim bunun için uzun zaman ve emek harcayarak geliştirdiğim adına Tevfik Kanunları dediğim yöntemde üç temel kriter var. Birincisi filmin başındaki yazıların fontları orijinal mi, çakma mı, göze hoş mu geliyor tırmalıyor mu? İki, ışıkçı iyi mi? Bu iki sorunun cevabı evet olan filmin sırtını, cihan pehlivanı Koca Yusuf gelse yere yıkamaz. Işıkçı konusunu açayım. İlk zamanlar filmin yönetmeni de, kostümcüsü de, kameramanı da hatta oyuncusu da tek kişiydi. Spielberg bunu Fabelmanlar filminde gayet güzel anlatıyor. Sonra üründe çeşitleme, marka değeri ve ekip kalabalık görünsün diye kadro genişlemesine ve sonrasında uzmanlaşmaya gidildi. Bu temelde, ışık, görüntü, açı, kamera gibi mevzular arttıkça ışıkçı, önce kameramana, sonrasında da görüntü yönetmeni sıfatıyla filmin asıl sahibi gibi tashaklı bir konuma yükseldi. Ama işin özünde bu vatandaş bizim gözümüzde hala ışıkçıdır. Ha üçüncü madde de öpüşmem arkadaş, bu kadar net. 

Benim Sinemalarım/İzleyici Notları

Biri hapisten yeni çıkmış, diğeri şehrin sokaklarında avare gezinen iki kadının suçlular, komplolar içinde fantazi dünyasından bir macera. Film, şehrin her yerinde gözcülerün olduğu paranoyası, anlaşılması zor komplo ağı. sembolik gerçekliğe işaret eden hikaye içinde hikayeleriyle farklı ama izlenmeye değer bir deneyim vadediyor. Başrollerde 26 yaşında ölen kızı Pascale Ogier ile beraber Bulle Ogier'in oynadığı film, Paris'in filmlerde ya da turistlerin gördüklerinin dışındaki tren raylarında, yıkım ve inşaat halinde şantiyelerle süslü olmayan ancak muhteşem manzaralarını gösteriyor - Anlatsana, içeride nasıl hayatta kaldın?

-Diğerleri nasıl kaldıysa. Anlatmamayı tercih ederim.

HE NORTH BRIDGE (1981) Orijinal Adı: Le pont du Nord Yönetmen: Jacques Rivette

Sinematografi: Caroline Champetier, William Lubtchansky


Garip bir varlığın yaşadığı lanetli bir ev hakkında ürpertici ve heyecan verici modern bir korku filmi. Çok kanlı ya da aşırı grotesk olmayan, heyecan, ürperti ve garip olaylarla keyifli bir korku filmi, alışıldık konusuna rağmen aynı türdeki diğer filmlerin çoğundan bir tık yukarıda görünüyor. Yüksek kaliteli prodüksiyon, harika oyuncu kadrosuna ilave birinci sınıf sinematografisi, açıklanamayan rahatsız edici olaylar, şoklar, gerilim ve şaşırtıcı finali ile türün sevenlerini üzmeyecektir. "- Sana, daha önce kimsenin bana söylemediği bir şey söyleyeceğim: Sana inanıyorum."

LIGHTS OUT (2016) Yönetmen: David F. Sandberg Sinematografi:  Marc Spicer

Katolik Kilisesi, Portekizli köle tüccarları ve politikacılar ile misyonerlik faaliyetinde bulunan Cizvit rahipleri arasında geçen ve gerçek olaylardan esinlenmiş bir tarihi drama. 1750 yılında İspanya'nın Paraguay'ın bir bölümünü Portekiz'e vermesi ile başlayan, inançsızlığın ve şüpheciliğin arka planında duanın gücünün kılıçla, hüznün neşeyle buluştuğu bir başyapıt. 1986'da Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'yi ve En İyi Sinematografi dalında Oscar kazanan film. besteci Ennio Morricone'nin kendi film müzikleri arasında en sevdiği film müziğine de sahiptir. "- Eğer güç haklıysa, o zaman sevginin bu dünyada yeri yoktur..."

THE MISSION (1986)Yönetmen: Roland Joffé Sinematografi: Chris Menges


Üç sarhoş Rus ilahiyat öğrencisinin evlerine dönerken yaşlı bir kadından kalacak yer istemesiyle başlayan korku filmi. Arka planın kırsal yaşam ve köylülerin olduğu, fantezi ve korku öğelerini etkili şekilde kullanan unutulmuş bir cevher. Sovyetler Birliği'nde çekilen ilk korku filmi olmasının yanı sıra sinematografi ve 1967 yapımı bir film için birinci sınıf mükemmel özel efektlere sahip bir yapım. Nikolai Gogol tarafından yazılan ve Mario Bava'nın başyapıtı Kara Pazar'a ilham veren aynı hikayeye sahip film, Steven Schneider'in editörlüğünü yaptığı "Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1001 Film" arasında yer almaktadır.

"- Seni kırbaçlayacaklar, sonra onlara votka vereceğiz ve yeniden devam edecekler."

VIY (1967) 

Yönetmen: Konstantin Ershov, Georgiy Kropachyov, Aleksandr Ptushko Sinematografi: Viktor Pishchalnikov, Fyodor Provorov

1969 yılında Ludlow kasabasında geçen iyi bir hikayesi olan heyecan verici bir korku filmi . Defalarca filme çekilen ve kendi içinde oluşturduğu Pet Sematary evreninin öncesi niteliğinde (prequel) olan bu filmden keyif almak için öncesinde romana ya da filme aşina olanlara hitap ettiğini unutmayalım. 1983 tarihli Pet Sematary romanının, 1989 tarihli film uyarlamasının, 2019 tarihli yeniden çevriminin ana karakterinden Jud Crandall'ın ve olayın geçtiği yerin tarihi geçmişini hem orijinal hikayeye hem de önceki filmlere tarz ve ton olarak oldukça sadık kalarak anlatan film romanın yazarı Stephen King tarafından da beğenilmiştir.

PET SEMATARY: BLOODLINES (2023)

Yönetmen:  Lindsey Anderson Beer Sinematografi: Benjamin Kirk Nielsen



Belediye çöp kamyonunda görevli bir işçi ile üç harfli marketlerin birinde çalışan kasiyer bir kızın hayalleri ile dolu bir aşk hikayesi. Daha sonra ARIEL (1988) ve MATCH FACTORY GIRL (1990) filmlerinin eklenmesiyle Proleterya üçlemesinin ilk filmi caz ve daha çok rock'n'roll severleri de düşünüyor. - Seni buranın yerlisi sanıyordum. - Değilim. - Nerelisin peki? - Caddenin aşağısından.


SHADOWS IN PARADISE (1986) 

Orijinal Adı: Varjoja paratiisissa Yönetmen: Aki Kaurismäki Sinematografi:Timo Salminen