Kitaplar ve Ayraçlar/ Kendimizi Ölümüne Eğlendiriyoruz/Erinç BÜYÜKAŞIK
Kitaplar ve Ayraçlar/ Kendimizi Ölümüne Eğlendiriyoruz/Erinç BÜYÜKAŞIK
01 Dec
01Dec
"Orwell'in korktuğu şey kitapları yasaklayanlardı. Huxley'nin korktuğu şey, bir kitabı yasaklamak için bir neden olmamasıydı, çünkü okumak isteyen kimse olmayacaktı. Orwell bizi bilgiden mahrum edeceklerden korktu. Huxley, bize pasiflik ve egoizme düşürülecek kadar çok şey verenlerden korktu. Orwell gerçeğin bizden gizlenmesinden korktu. Huxley, gerçeğin alakasız bir denizde boğulacağından korktu. Orwell esir bir kültür haline gelmemizden korktu. Huxley ise bazı ilksel hisler, seks partileri, kişisel ve akçeli ahvaller ile meşgul olan önemsiz bir kültür olacağımızdan korktu." ~Neil Postman
Kitap Hakkında:
"Amusing Ourselves to Death: Public Discourse in the Age of Show Business" (1985),
Eğitimci, yazar Neil Postman'ın söz konusu kitabının kökeni Postman'ın 1984'te Frankfurt Kitap Fuarı'nda verdiği bir konuşmaya dayanmaktadır. Postman, George Orwell'ın "1984"ü ve çağdaş dünya üzerine bir panelde yer alıyordu. Kitabının girişinde, Postman çağdaş dünyanın, halkının eğlenceye olan bağımlılığıyla baskı altında olduğunu, George Orwell'ın eserinde devlet şiddeti tarafından değil, Aldous Huxley'nin "Cesur Yeni Dünya" eserinde olduğu gibi ifade etmektedir.
Postman, totaliter hükümetlerin bireysel hakları ele geçirdiği Orwellian gelecek vizyonunu, Aldous Huxley'in "Cesur Yeni Dünya" eserinde sunduğu vizyondan ayırır. Huxley'in eserinde insanlar kendilerini mutluluğa ilaçlayarak, gönüllü bir şekilde haklarından vazgeçerken, Orwell'ın eserinde hükümet zorla birey haklarına el koyar. Postman, bu ikinci senaryo ile benzerlik kurarak, televizyonun günümüzdeki eğlence değerini, Brave New World'deki kurgusal haz ilacı "Soma"(Medyanın görünürlüğü ve politik bir haz aracılığına dönüşmesi) gibi görür.
Onun aracılığıyla vatandaşların hakları, tüketicilerin eğlencesiyle değiştirilir.Kitabın temel önermesi, Postman'ın diğer argüman(lar)ına da genişlediği şudur: "form içeriği dışlar", yani belirli bir ortam sadece belirli bir düşünce seviyesini sürdürebilir. Bu nedenle, baskı tipografinin ayrılmaz bir parçası olan rasyonel argüman, televizyon ortamı tarafından karşılanır. Bu eksiklik nedeniyle siyaset ve din sulandırılır ve "günün haberleri" paketlenmiş bir mal(Meta) hâline gelir.
Televizyon, bilginin kalitesini göz ardı ederek, bilginin altında ezilen ve ona bağlı olan eğlencenin yaygın ihtiyaçlarını tatmin etmeyi tercih eder.
Postman, televizyon haberlerinin sunumunun bir tür eğlence programı olduğunu iddia eder; tema müziğinin dahil edilmesi, reklamların araya girmesi ve "konuşan saç modelleri" gibi unsurların, televizyon haberlerinin kolayca ciddiye alınamayacağını gösterdiğini savunur. Postman, yazılı konuşma ile televizyon iletişim biçimleri arasındaki farkları daha da inceler. Yazılı konuşmanın, ona göre, 19. yüzyılın ortalarına kadar zirveye ulaştığını ve televizyon iletişiminin genellikle yaşam tarzlarını "satmada" görsel görüntülere dayandığını savunur.
Bu değişiklik nedeniyle, kamusal söylemin, politikanın artık bir adayın fikirleri ve çözümleriyle ilgili olmadığını, ancak televizyonda olumlu bir izlenim bırakıp bırakmadığına bağlı olduğunu öne sürer. Televizyonun, ayrı konular arasında bağlantı olmaksızın tam bir kopukluğu ima eden "şimdi bu" ifadesini tanıttığını belirtir.Larry Gonick, bu ifadeyi, geleneksel "son" ifadesi yerine, (Non)İletişim Çizgi Rehberi'ni sonlandırmak için kullanmıştır.
Neil Postman, medya bilimcisi Marshall McLuhan'ın düşüncelerinden esinlenerek, "ortam mesajdır." aforizmasını "ortam metafordur" şeklinde değiştirir ve medyanın evrimine dair derinlemesine bir analiz sunar. Postman'a göre, sözlü, yazılı ve televizyon kültürleri, bilgi işleme ve önceliklendirme konusunda radikal farklılıklar sergiler. Her medya türünün farklı türde bilgi için uygun olduğunu savunur ve rasyonel sorgulama için gerekli olan yeteneklerin televizyon izleme ile zayıfladığını öne sürer. Bu bağlamda, Postman'ın vurguladığı okuma, etkileşimli ve diyalektik zihinsel katılım gerektirirken, televizyon sadece pasif katılımı teşvik eder.
Postman, ticari televizyonun reklamdan türediğini iddia eder ve günümüz televizyon reklamlarının tüketici kararlarını rasyonelleştiren "test edilebilir, mantıklı bir sıralamaya tabi tutulan bir dizi açıklama" olmadığını, aksine "bir drama – bir mitoloji, diyebiliriz – yakışıklı insanların" reklamı yapılan ürün veya hizmetlere sahip olmanın "kendilerine tanrısal bir mutluluk getirdiği" şeklinde bir hikayeye dönüştüğünü belirtir. "Bir reklamcının iddiasının doğruluğu veya yanlışlığı sadece bir mesele değildir," çünkü çoğu zaman "iddialarda bulunulmaz, izleyicinin dramadan yansıttığı veya çıkardığı iddialar hariç." Postman'a göre, ticari televizyonun içeriği, derecelendirmelere göre programlandığı için ticari uygunluk, eleştirel düşünce yerine belirler.
Postman, on sekizinci yüzyılın, "Aydınlanma Çağı"nın, rasyonel argümanın zirvesi olduğunu sürekli olarak vurgular. Yazılı kelimenin karmaşık gerçekleri rasyonel bir şekilde iletebildiğini savunur. Örnek olarak, ABD'nin ilk on beş başkanının sokakta tanınmadan yürüyebileceğini, ancak yazılı sözleriyle hızla tanınabileceğini belirtir. Ancak günümüzde durum tam tersidir. Başkanların veya ünlü kişilerin isimleri genellikle televizyon görüntüleri çağrıştırır, ancak aklımıza gelen kelimeler genellikle özenle seçilmiş alıntılardan ibarettir. Postman, Ronald Reagan örneği üzerinden, Reagan'ın bir eğlence sanatçısı olarak yeteneklerine dair yorumlarda bulunur.
Bu analiz bağlamında Postman'ın medya ve kültür üzerine çarpıcı gözlemleri üzerinden medyanın evriminin bilgi işleme, düşünce ve toplumsal etkileşim üzerindeki derin etkileri ayrıntılı olarak görülebilir.