Görsel: Türec Saberi
Son günlerde kadınların sembolik saç kesmek eylemleri beni bu eylemin köklerini araştırmak için meraklandırdı. Bugün politik bir simgeye dönüşen “Kesik saçlar” kadınlara dair dayatılan tahakküme dair “özgürlükçü” bir dile gelişi de ifade eder.
Aşağıdaki belirlemeler kavramsal açıdan meseleyi derinleştirebilir. Bir şekilde simgeleşen bu kavramın İran coğrafyasının kültürel edebiyat birikimindeki yerini ve gelenekle ilişkisini örneklendirmek yararlı olacaktır...
Şehname’de pehlivan yaslarında (matem ritüeli) adı geçen ve İranlıların eski geleneklerin biri sayılan saç kesme ritüelinden söz edilir. Bu epik metindeki savaşçı kahraman Siavaş öldüğünde eşi Farangis yas olarak saçlarını kesmiştir.
Şehname’den…
Güzellerin saçları kesilmiş.
Yüzleri çizik ve solmuştur.
Bütün kullar saçların açtı
Siyah uzun saçlı Farangis
Saçların kesti ve belin saçlarıyla sardı.
Fındıkla erguvan çiçeğini yaraladı.
Bir isyan ve direniş simgesine dönüşen “saç” İran’ın birçok mitik öyküsünde de karşımıza çıkar. Örneğin Simin Daneshver’in bilinen öyküsü “Suşun’daki kadın kahraman Zari’nin dilinden yine benzer bir gelenek dile gelir. Öyküde Siyavaş’ın ve onun yiğit savaşçılarının Efrasiyap’la çetin savaşlarında ölümlerinin ardından yasçı kadınların da saçlarını kestikleri dile getirilir.
Atar Nişapuri’nin bu şiiri de kadının varlığını ve özgürlüğünü ifade eden saçları üzerine dile getirilmiş kayda değer metinlerden sayılmalıdır.
Sarhoş ve aklı başında olmayan ay gibi güzel bir dilber
Sabah erkenden mescidin kapısından
içeri girdi
Saçı kara, gözü kara ve kalpı karaydı
Onun her saçının telinden
Bir günah ve suç dökülüyordu
Dizlerinin üzerinde bizim şeyhin huzuruna geldi
Ona şöyledi: ey balık ve suya yakalanmış olan
Buz gibi itaat etmekten bunalıma girdin
Ateş gibi bazan yan
Bizim şeyh onu görünce
Canından şömine gibi ateş çıktı
Karanlıkta onun saçlarına girdi
Hızır'ın kuyusundan su çekti