Kitap/Düşün/Sanat/ Sayfa Editörü: Erinç BÜYÜKAŞIK

VİCDAN YOLCULUĞU BAĞLAMINDA ORHAN KEMAL VE SAİT FAİK ÖYKÜLERİNE DAİR OKUMALAR /ERİNÇ BÜYÜKAŞIK

Tahsin Yücel’in ifadesiyle “kökü kendisinde olan” öykücümüz Sait Faik Abasıyanık’ın kuşağının usta öykü ve romancısı Orhan Kemal’le izdüşümlerini; tarihsel tanıklıklarını ele almaya çalıştığımızda “Küçük insan”ın öyküsü ve “büyük insanlığın” anlatısı çerçevesinde bir paradigmayı ele almak gerekli olacaktır. Benzer tartışmayı aynı dönemde iki ozan Orhan Veli ve Nazım Hikmet ekseninde de yapabilmek mümkündür üstelik.

Devamını Okuyun
4 dakika okundu

Bir Ruhun Hikâyesi: “Dorian Gray’in Portresi”/Enver KARAHAN

Oscar Wilde bu eserinde; iyilikle kötülüğün, güzellikle çirkinliğin, yaşamla ölümün, ayrımını belirtiyor; kendine hayran, gençliğe, ölümsüzlüğe, güzelliğe düşkün bir adamın narsist duygularının girdabında savruluşunu ve kaçınılmaz yaşlılık ile ölümün kollarına nasıl teslim olduğunu anlatıyor. Bir genç adamın büyümesini, eğitimini, gelişimini, kendini ve inançlarını keşfetmesini işleyen Dorian Gray’in Portresi için Oscar Wilde, ‘Bir ruhun hikâyesi’ demiştir.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

“Olmadı Hiç” Heybemdeki Öyküler/Enver KARAHAN

"Olmadı hiç. Hiç biri olmadı. O var olmadı. Ben onu sevmedim. O da beni sevmedi. Hücrelerimizi saran aşkın tatlılığında cenneti arzularken benim yüzümden yaşanan bir kazada hayatımız cehenneme dönmedi bizim. O ölmedi. Ben delirmedim." Akademisyen yazar Yakup Yaşar’ın 16 öyküsünün yer aldığı ”Olmadı Hiç” başlıklı eserinde insan manzaralarının, yaşanmış ve yaşanabilir gerçekliğine tanık olmaktayız. Bu sıcacık, doğal, yer yer güldürüp, yer yer hüzünlendiren öykülerinde verdiği mesajlar ise gayet anlaşılır oluyordu.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

Hayat Yazılamayacak Kadar Fena*/Erinç BÜYÜKAŞIK

TDK sözlüğü diyor ki öykü “Gerçek ya da tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü”dür. Kurmacanın izinde dolaşan öykü yazarı için zihin ayıklanması gereken olaylar çöplüğü o halde. Öykü sadece anlatmak değildir, hele olaylar torbasından bir iki olayı yan yana getirmek hiç değildir. Bir o kadar yaşamsal bir dışavurumdur. Yaşamın kırılmalarla akıtılmasıdır metne. Bugünün öyküsünü soruşturmaya başladığımızda eski hikâye etme derdinden çok daha karmaşık ve bir kadar da sıradanlığın içinden çıkıveren ayıklamacı bir anlatı evrenine sahip olduğunu görürüz. Yeni anlatım olanakları, dil arayışları, yazma eğilimleri peşi sıra gelir. Sait Faik’in İstanbul’undaki “Ben Merkezci” dil gibi benle başlayan bir yolculuktur çoğu kez öykünün tarihi.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

ACILARIN İÇİNDEN GELEN AYDINLIK/Hatice ALTUNAY

Saygıdeğer Ayla Kutlu Ablamız, Sizin yüzünüzü görmedim ama yapıtlarınızı okuyunca içine çekip aldı beni. Bir Göçmen Kuştu'yu okumakla kalmadım, Yazın öğretmenliğim sırasında öncelikle zümre arkadaşlarıma, öğrencilerime hep önerdim. Sınıflara taşıdım kitabı, bir sanatçı akıp giden anlatımı ve tarihi gerçekliği harmanlayarak ne güzel anlatmıştı. Romanın ardından onun kurmacadaki serüveni benim için Emir Beyin Kızları adlı yapıtıyla perçinlemişti. Tarihi, belleği ve gerçekliği ne güzel yansıtmıştınız. Sizin iyi bir tarihçi olduğunuzu düşünmüştüm hatta.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

İMAJLAR GERÇEKLİK TEPKİSELLİK/Havva AĞRAL

Zizék , her türlü kültür bir bakıma, bir tepki oluşumudur diyor. Tepkisellik, insani bir cevaptır. Her yerde var olan çözümsüzlüğe dair cevaplar her zaman aranacaktır. Dönemler ve eldeki materyale göre değişecek olan tepkiselliğin, kişi, kurum, topluluk olarak da değişken cevaplar bulması, varoluşun bir koşuludur. Kendi varlığını muhafaza etmenin, ilerisini düşünmenin, koşullarından biri olarak da tepkiyi görebiliriz. Bazen bir eylemlilik, bazen bir karşı duruş, bir savunma hali, bazen isyan dalgası vs.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu