Kitap/Düşün/Sanat/ Sayfa Editörü: Erinç BÜYÜKAŞIK

Bilgiye Tutunmak/Levent ARIÇ

Tüketim toplumu metayı ürettiği kadar metayı tüketir, yaratılan değerleri de tüketir. Kapitalizm yerine neyi koyar? Elbette dolu gibi görünse de, işlevi ve düşünme becerisi elinden alınmış boş insanı koyar. Hiç mi bir şeyler okumaz insan, hiç mi bir bilgiye ulaşmaz? Okur, ulaşır tabii. Merakın celbedileceği illaki ayrıntılar olur, o da gerçeklerin tersyüz edildiği ayrıntılardır.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

Bir Trajedinin Romanı: Notre Dame de Paris ve Quasimodo/Enver KARAHAN

Victor Hugo’nun Notre Dame’ın kamburu kitabını yazmasındaki tetikleyici nedenin Notre Dame’ı ziyaret ettiği ve her yanını dolaştığı bir sırada kulelerden birinin karanlık bir köşesinde duvara elle kazınmış ‘Kader’ sözcüğünü farketmesi olduğunu söylüyordu.

Devamını Okuyun
4 dakika okundu

“Olmadı Hiç” Heybemdeki Öyküler/Enver KARAHAN

"Olmadı hiç. Hiç biri olmadı. O var olmadı. Ben onu sevmedim. O da beni sevmedi. Hücrelerimizi saran aşkın tatlılığında cenneti arzularken benim yüzümden yaşanan bir kazada hayatımız cehenneme dönmedi bizim. O ölmedi. Ben delirmedim." Akademisyen yazar Yakup Yaşar’ın 16 öyküsünün yer aldığı ”Olmadı Hiç” başlıklı eserinde insan manzaralarının, yaşanmış ve yaşanabilir gerçekliğine tanık olmaktayız. Bu sıcacık, doğal, yer yer güldürüp, yer yer hüzünlendiren öykülerinde verdiği mesajlar ise gayet anlaşılır oluyordu.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

”Arkadaş Islıkları” Kitabı Üzerine / Enver Karahan

“O yıllar daha on dokuzuna basmış mıydım? Hani şu artık kanun karşısında “reşit” sayıldığı, işlenen suçlardan babanın ananın sorumlu tutulmadığı yıllar… ” diye başlayan romanımız, toplum ve başıboş gençlik sorunlarına, ailedeki dengesizliklere eğilmektedir. Orhan Kemal’i -Serseri Mayınlar- diye yazdığı iç başlığı isimsiz kahramanımızın avare yıllarının özetidir adeta. Ekmek elden su gölden düşüncesini benimsemiş bir kaç genç ve toplum ahlakına uymayan her türlü davranışı sergilemek gibi bir zorunluluğu bürünmüş serseri mayınlar. Hepimizin kıyısından köşesinden denk geldiğimiz, belki içinde bulunduğumuz, yaşantımız bir döneminde içine çekildiğimiz bu köşe başı buluşmaları ve kulağımızda mutlaka ara ara çınlayan o arkadaş ıslıkları…

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

Grizu: Yorgun ölüler /Cihan Erdoğan

Muzaffer Oruçoğlu’nun dört ciltlik 'Grizu' romanını daha önce Babek Yayın çıkardığında okumuştum. Belge Yayınları’ndan gözden geçirilmiş olarak çıkan 2. baskısını da okudum. Sultan Abdulmecid, Abdulhamid döneminden İttihat ve Terakki dönemine, Cumhuriyetin kuruluş döneminden Kemalist iktidara, oradan da DP’li 1950’li yıllara uzanan dönemleri irdeleyen hem güçlü bir edebiyatla, hem de büyük tarihsel bir kazıyla karşılaştım. Roman çok genişletilmiş, tarihsel olgular iğneyle kuyu kazılır gibi kurgulanıp çoğalarak büyümüş. Romanı bitirdikten sonra oturup düşünüyorsun yalnız başına: Tarihçilerin yararlanacağı devasa bir roman mı bu?

Devamını Okuyun
3 dakika okundu