Dinledi;
Sonunda iyilerin ödülünü aldığı masallar anlatırdı çocukluğunda nenesi ona. İnanırdı anlamsız sözcükleriyle umut yüklü tekerlemelerine. Kendine büyülü bir dünya yaratırdı dinledikçe nenesinin kemikli yüzündeki mimiklerde.
Okudu;
Genç kızlığında romanlarla tanıştı, dram ağırlıklı uzun betimlemeli karakterleri olan. Okudukça, tanıdıkça, öğrendikçe masallardan soğudu eli ayağı. Hayatını kötülüğün başrolünü kaptığı gerçeklerle doldurdu. İyiliğin geçer akçe olduğunun çok gerilerde kaldığı zamanlardı.
Anlattı;
Birikip trajik bir dağ oluşturdu sonra anıları, doldu bölük pörçük zamanların sığınağında. Gün geçtikçe, vakti gelince hatırladı, anlattı, gülünçtüler çünkü gülüyordu gün yüzüne çıkan yaşanmışlıklara. Fıkralaştı bir zamanlar onu ağlatan acılar.
Sonra ne mi oldu?
Yazdı;
Hikayeler doldurdu çıkınına, yazdı sonra, sonra yazar oldu unutmayayım diye, unutulmasın diye. İşte bir ömür böyle edebileşti, tanıdıkları ebedileşti.