Karganın biri dadandı balkonuma. Çirkince, karganın güzeli olur mu? Olmaz tabii. Bed sesli, koca gagalı, hin. Kendinden başkası umuru değil, hep bana, reb bana.
Karganın en sevimlisi çocukluğumda okuduğum Samed Behrengi'nin Yıldız ve Karga'sındaki 'Karga oğlan'dı. Masum, çaresiz ve güçsüz. Uçmayı öğrenemeden, arkasında iki tüy bırakarak ölüp giden. Karga oğlanın masumiyeti de onunla ölüp gitmiş olmalı ki günümüz kargaları masumiyetten bihaber, bencil, kurnaz kolaycı. Zamane oluvermişler...
Balkonuma dadanan tam da bu zamane kargalardan. Bir iki kışkışlasam da, arsız banamısın demiyor. Konuşmayı deniyorum, şaşılası ciddi ciddi dinliyor:
"Sayın karga, balkonumu çok kirletiyorsun; üstelik serçeler için koyduğum yemleri anında kursağına indiriyorsun."
Susuyorum, gözlerini kırpmadan bana bakıyor. Ciddi ciddi dinliyor, boşa konuşmadığıma kendimi inandırarak söylenmeye devam ediyorum.
"Bed sesinle sığırcıkları ürkütüyorsun, kumrularıma yuvalarında rahat vermiyorsun, kedilerin mamalarını, çatılardaki martı yumurtalarını yiyorsun, leş bulsan onu bile."
Tüm günahlarını, ayıplarını sayıp döküyorum. Ben söylene dururken o, paytak bir adımla yaklaşıp korkuluğa tünüyor, hareketsiz, pür dikkat, kuzgun karası gözlerini gözlerime dikiyor. Karga ve ben göz gözeyiz.
Tırsıyorum bir an, bu karga milleti ne de olsa gün görmüş geçirmiş; çok yaşamış çok görmüş; bilge yanı da var hani. Vurdum yüzüne günahını sevabını. Kinlenir mi bana?
Alimallah bir taktımı kafasına bir daha unutmaz. Allah karganın kin hafızasından saklasın.
Öylece tünüyor, dik dik bakıyor yüzüme, Uçup gitmeye hiç niyeti yok belli. Birkaç dakika kıpırtısız bakışıyoruz. Baktım vazgeçmiyor, arsız arsız bekliyor; bir dilim ekmeğe kandırıp savmaktan başka çare yok. Verdim rüşvetini, yulaflı olanından.
Koca dilimi ilkin pençelerinin arasına sıkıştırdı, arsız ısrarıyla elde ettiği nemasını güvenceye aldı, başkaları kapmasın diye zahar. Gasp etmeyi iyi biliyor.
Kara, keskin, sert gagasıyla parça parça koparıp saniyeler icinde kursağına gönderdi.
İşi bitti, kafasını benden yana çevirdi. Alaycı bir kahkahaya benzeyen "gaaak"lamasInda, "Ey insan senden öğrendim tüm bildiklerimi." der gibi kinayeli bir bakış bir seda vardı. Arkasına bakmadan bir çırpıda uçup gitti.
Yarın gelir mi bilmem? Kolaya, yağmaya meylettiyse büyük olası gelir. E, biz de armut toplamayacağız.
Birkaç gün beleş ekmeği bulamayınca vazgeçecek benden.
Başka balkonlar da deneyecek şansını.