Konur Sokağı İle Yüksel Caddesi’nin kesiştiği köşede, çevresini saran beton yığınlarına günün her saatinde inatla direnen, Mülkiyeliler Birliği’nin bahçesindesin.
Devamını OkuyunDokuz aylık gebeyken suyu gelmeye başlamış, hastaneye gelene kadar doğum başlamış ama bebek ters geliyormuş, suyu bitti diye hastanede mesaneden su vermişler. Çocuk içerde çırpına çırpına boğulmuş.
Devamını OkuyunGelişleri ve gidişleri hissederdim oysa ki! Orta yere düşmeden havada kapıverirdim bahanenin içine sığışan cümleleri. “Yalnızlıkla beslen.” derdi rahmetli babam vakitlerin birinde. Deneyimleyerek aldım kabul ettim.
Devamını OkuyunHızlanmam gerektiğini düşünüyorum ve adımlarımı hızlandırıyorum. Hava buz gibi. Kilisenin önündeyim. Kapısı kapalı, önünde bir sürü kedi yavrusu var. Durup biraz sevmeyi geçiriyorum aklımdan, ama durmuyorum. Daha da hızlanmam gerektiğine karar veriyorum ve koşar adımlarla yürümeye başlıyorum.
Devamını OkuyunAnahtarı bulabilmem için daha fazla aydınlığa ihtiyacım olduğunu düşünüyorum, ama küçük lamba dışında bütün lambalar patlamış. Sinirleniyorum. Önce salondaki kitaplığı tarıyorum, kitapların arasına sıkıştırmış olabilirim. Çok sevdiğim bir romana rast geliyorum: “Yaşamak İstiyorum”.
Devamını Okuyun