Lumière Kardeşler’in 1895'te gerçekleştirdiği film gösterimiyle tarihte ilk defa kalabalıkların bir arada film izleme deneyimi de sağlanmış oldu. Gösterilen ilk film, ikilinin büyük uğraşlarla çektiği “Bir Trenin La Ciotat Garına Varışı” isimli bir belgeseldi. O gösterime ayrıca, ilk sinema filmleri arasında adını sıklıkla duyduğumuz “Fabrikadan Çıkan İşçiler” isimli yapıtla birlikte toplam 17 kısa film gösterilmişti.
Tarihteki ilk Türk filmi ise 14 Kasım 1914, İstanbul Yeşilköy’de tarihlenir. “Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı”, İlk Türk Sinemacısı olan Ali Fuat Uzkınay tarafından çekilmiştir.
Sinemanın ışık, hareket, gerçeklik izlenimi ve kurgudan ibaret dört temel özelliği vardır. Fotoğraf sanatında olduğu gibi sinema filmlerinde de ışığın ve gölgenin şiddeti ve kullanış biçimi, perdeye yansıtılan değişik etkilerle farklı anlamlar yaratılabilmektedir. Sinemayı fotoğraftan ve diğer grafik sanatlardan ayıran en temel özellik harekettir. Öte yandan hem insanların hem de nesnelerin görüntüsünü gerçekteki biçimleriyle yansıttığı için de gerçeklik izlenimini en güçlü şekilde veren sanat sinemadır. Ayrıca ses kullanımının etkisi de bu gerçeklik izlenimini güçlendirmektedir. Sinemayı öteki görüntü sanatlarından ayıran bir diğer özelliği de farklı zaman ve mekânların görüntüsünü bir filmde istenen uzunlukta ve sırayla art arda birleştirilebilmesi olanağının oluşudur. Bu sayede öykülemede ve anlam yaratımında özgürce hareket edilebilmiştir.
1915 yılında yapılan Birth of A Nation filmi şimdiye kadar yapılmış en tartışmalı filmlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Destansı boyutu ve kurgu kullanımı açısından başlı başına çığır açmasının yanında, şimdilerde şiddetin yoğun olarak kullanıldığı ırkçı bir film olarak kabul edilmektedir. 1915'teki popülaritesi ve beğenisi sayesinde, yapımcılar benzeri görülmemiş bir hamle yaparak bir devam filmi çekmişlerdir. Devam filmi sayılması gereken Fall of The Nation ise Amerika'yı işgal eden ve kendi imparatorluğunu kuran Avrupa ulusuna odaklanırken film ticari bir başarısızlık ve kayıp olarak kabul edilmiştir.
Öyküleme ve anlam yaratma kısmında filmlerin görsel dilinin en büyük destekçisi senaryolardır. Hikâyenin gücü, filmin yaratımındaki diğer faktörlerin çoğu zaman önüne geçer. Bu bağlamda edebiyat devreye girer ve uyarlama konusu ortaya çıkar. Kaynaklar kesin olmasa da, uyarlama tarihinin bilinen en erken çalışmaları olarak “Grimm Kardeşler’in Külkedisi” ile “Shakespeare'in Kral John” u listelenir. Bu iki eser sinemaya 1899'da uyarlanmıştır.
Kapsül saplanmış Ay görselini genel ağda görmeyeniniz yoktur sanırım. George Melies tarafından yönetilen 1902 yapımı “Aya Seyahat” isimli film, tarihteki ilk bilim kurgu filmi unvanına sahiptir. Bu eser, Jules Verne’nin yazdığı “Aya Seyahat”ve H. G. Wells’in yazdığı “Aydaki İlk İnsanlar” adlı iki popüler romandan uyarlanmıştır. İlk komedi film ise Lumiere Kardeşler'in çektiği "Islanan Bahçıvan"dır. İlk kez görüntülerin ve seslerin beraber kaydedildiği ve aynı zamanda sinemanın ilk uzun metraj filmi olarak da bilinen ”Jazz Singer” (Caz Şarkıcısı), sinema tarihinin ilk sesli filmi olarak izleyicin karşısına çıkar..