İstanbul’da bir mahallede, Cuma saati olduğu için dükkanların, hatta zincir marketlerin bile kapandığına şahit olmuştum. Koskoca market kapalıydı ama içeride kadın çalışanlar, rafları temizlemeye, dizmeye devam ediyordu.
Devamını OkuyunBeni ilk gördüğünde anlamıştı. Kumsalında, çıplak ayak huzurunda durup sustuğumda fark etmişti, o dinleyicinin ben olduğumu. Ne anlatacağını biliyordu, nasıl anlatacağını da. Aradığı şey, kime anlatacağıydı ki ona da kavuşmuştu.
Devamını OkuyunKonur Sokağı İle Yüksel Caddesi’nin kesiştiği köşede, çevresini saran beton yığınlarına günün her saatinde inatla direnen, Mülkiyeliler Birliği’nin bahçesindesin.
Devamını OkuyunSabah uyanır uyanmaz yola koyuldular. Saat 8’de sahaya yetiştiler. Erken geldiklerini sanıyorlardı, kuyruğu görene kadar; neyse artık, deyip “Hijyen paketi için hangi sıra acaba ?” diye sorup sıraya geçtiler.
Devamını OkuyunTasarımın cinsiyet eşitsizliğini engelleme konusunda etkisi olabilir mi? Düşünelim. “Tasarımcı” denince aklımıza geniş yelpazede bir tanım geliyor. Bu tanıma mimarlar, grafik tasarımcılar, şehir planlamacılar, modacılar, algoritma tasarımcıları ve bunlara benzer birçok meslek dahil edilebiliyor.
Devamını OkuyunHızlanmam gerektiğini düşünüyorum ve adımlarımı hızlandırıyorum. Hava buz gibi. Kilisenin önündeyim. Kapısı kapalı, önünde bir sürü kedi yavrusu var. Durup biraz sevmeyi geçiriyorum aklımdan, ama durmuyorum. Daha da hızlanmam gerektiğine karar veriyorum ve koşar adımlarla yürümeye başlıyorum.
Devamını OkuyunAnahtarı bulabilmem için daha fazla aydınlığa ihtiyacım olduğunu düşünüyorum, ama küçük lamba dışında bütün lambalar patlamış. Sinirleniyorum. Önce salondaki kitaplığı tarıyorum, kitapların arasına sıkıştırmış olabilirim. Çok sevdiğim bir romana rast geliyorum: “Yaşamak İstiyorum”.
Devamını Okuyun