Kitap/Düşün/Sanat/ Sayfa Editörü: Erinç BÜYÜKAŞIK

Bir Kış Gecesi Okurunu Arayan Bir Yolcu/Fatma Altun

Bu günlerde “Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu” okuyorum. Calvino'nun Calvino'yu okuduğu, yazarlık dehasını konuşturduğu, ilk kez 1979 yılında yayınlanan, okurluk ve yazarlık üzerine bir başyapıt. Bu kitabı okumak benim seçimim değildi. Dahil olduğum özel bir çalışma grubunda, yapmaya karar verdiğimiz ortak bir egzersizin konusuydu kendisi. Yapacağımız çalışmayla ilgili olarak danışmanımızın seçtiği ve neden bu seçimi yaptığını bize izah ederken de “asla okumayacağınız türden bir kitap seçmeye çalıştım” demesiyle merak uyandıran bir kitaptı. Okumaya başlamadan önce tabi. Sonrasında başka başka farkındalıklarıma da hizmet ettiğini söyleyebilirim, şimdiden bile. Hem okumadan önce hem okurken ufkumu açtı, kim bilir okuduktan sonra nasıl hissediyor olacağım. Bana bu kitabı okutan kişiyle bir konuda hem fikiriz; o seçmeseydi, bu kitabı asla okumayacağım konusunda…

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

Grizu: Yorgun ölüler /Cihan Erdoğan

Muzaffer Oruçoğlu’nun dört ciltlik 'Grizu' romanını daha önce Babek Yayın çıkardığında okumuştum. Belge Yayınları’ndan gözden geçirilmiş olarak çıkan 2. baskısını da okudum. Sultan Abdulmecid, Abdulhamid döneminden İttihat ve Terakki dönemine, Cumhuriyetin kuruluş döneminden Kemalist iktidara, oradan da DP’li 1950’li yıllara uzanan dönemleri irdeleyen hem güçlü bir edebiyatla, hem de büyük tarihsel bir kazıyla karşılaştım. Roman çok genişletilmiş, tarihsel olgular iğneyle kuyu kazılır gibi kurgulanıp çoğalarak büyümüş. Romanı bitirdikten sonra oturup düşünüyorsun yalnız başına: Tarihçilerin yararlanacağı devasa bir roman mı bu?

Devamını Okuyun
3 dakika okundu

Albert Camus Eserlerinin Ana Kaynağı : Tersi Ve Yüzü/Enver Karahan*

Yolculuğun değerini oluşturan şeyin korku olduğunu söyler Camus; Tersi ve Yüzü’nde. Camus’un ”Tersi ve Yüzü” dışındaki tüm eserlerinde beliren düşünceler Tersi ve Yüzü’nde daha somut ve yalın yansıtılmış olduğunu belirtiyor. 1958 önsözünde ise ”Tersi ve Yüzü” adlı eserini, ”yazdıklarımın en iyisi” diye belirtiyordu. Camus ”Tersi ve Yüzü” adlı eserinde, kendisinden ve çevresinden en açık bir şekilde bahsetmesi ve tüm eserlerinin ana kaynağı gibi görmesi. Camus’un kendisinden hiçbir zaman uzaklaşmamış olmasının bir neticesidir.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

POSTMODERNİZMİN ÖNCÜSÜ ORHAN PAMUK’UN "KIRMIZI SAÇLI KADIN" ROMANINA BAKIŞ/Mine Kiriş

Türk edebiyatının Nobel Edebiyat Ödüllü yazarı Orhan Pamuk postmodern edebiyatımızın öncü isimlerindendir. Edebiyatımızın çağdaş isimlerinden olan yazarımızı Kırmızı Saçlı Kadın eserinde Doğu ve Batı anlatılarını ele alarak Batı edebiyatının Oidupus’undan ve İran edebiyatının önemli eserlerinden biri olan Firdevsi’nin Şehnamesinden etkilenerek yazmıştır. Doğu ve Batıyı harmanlayarak eseri günümüz çağdaş postmodernist bakış açısıyla okuyuculara sunmuştur. Romanı üç kısımda ele alabiliriz.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

Ölü Ozanlar Derneği veya Özgürlüğün İç Ses Olarak Dile Gelişi/Erinç BÜYÜKAŞIK

"Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir.” Sinema dilinin büyülü yanı kuşkusuz N.H. Kleinbaum’un romanından farklı bir atmosferi izleyene sunarken, Robin Williams’ın “Keating” rolündeki aykırılığı ortaya koymadaki başarısı, sinema-kitap çatışmasını en aza indirgemiştir. Filmin özellikle romandaki “Susturulmuş” gencin “Farkındalık” arayışına özgürlük vurgusuyla yer vermesi, kitabın izinden giden Peter Weir’in eli yüzü düzgün bir filmi ortaya koymasına yol açmıştır. “Suskunların” “İç Sesi” sınıfta duyulur hale gelir film boyunca, Keating’in öncülüğünde.

Devamını Okuyun
3 dakika okundu

HALİDE EDİP ADIVAR’IN EDEBİ KİŞİLİĞİ VE TÜRK’ÜN ATEŞLE İMTİHANI’NA DAİR/Mine KİRİŞ

Türk siyasi tarihinin en önemli döneminde yaşamış ve Mustafa Kemal Atatürk’ün çevresinde olan kişiler arasında yabancı dil bilen tek kişidir. Yazarlık hayatına 1908 Meşrutiyet'le başlamıştır. Türk edebiyatının usta kalemi Halide Edip, Türk ulusunun canla başla mücadele ettiği yılları acısıyla harmanlanmış kutlu zaferini adeta o günleri yaşıyormuşçasına biz okurlarına yansıtmıştır. Milli mücadele ruhunu eserlerine taşıyan ilk kişidir Halide Onbaşı. Milli mücadele Anadolu halkının topyekun büyük fedakarlıklarla kazanılmış bir zaferidir. Bu yaşanan tüm fedakarlıklar silsilesinde Türk kadınlarının ayrı bir yeri vardır. Çünkü onlar canını, malını, kocasını en acısı da evladını kaybederek bu mücadelenin en ağır yükünü omuzlarında taşımışlardır. Kadınları ve kadınlık hallerini yine bir kadın yazardan okumamız elbette rastlantı değildir.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

TANIK BİR ROMANCI OLARAK HALİDE EDİP’İ OKUMAK/Erinç BÜYÜKAŞIK

Halide Edip ‘in aslında tüm metinlerinde kadın kahramanının ta kendisi olarak görmek de mümkün. Ateşten Gömlek ‘in Ayşe ‘si, Sinekli Bakkal ‘ın Rabia ‘sı, Vurun Kahpeye‘nin Aliye ‘si tam da Osmanlı geleneğiyle batılı aydın arasında ‘araf ‘ta olduğu kadar aydınlanmacı sayılması gereken Halide Edip ‘in kişilik unsurlarını bize göstermektedir. Gerici ve muhafazakar olana karşı, geleneği reddetmeyen bu batılı tutum, bu metinlerin ana söylemini de oluşturmadır böylece.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

Türk Edebiyatına Yeni Bir Ses, Bir Cinayet Romanı ve Pınar Kür/Mine KİRİŞ

Türk edebiyatında polisiye romanı ile en özgün haliyle edebiyatımıza getiren Pınar Kür ‘Bir Cinayet Romanı’ adlı eseriyle adeta edebiyatımıza yeni bir soluk getirmiştir. Kadınlık olgusu denince akla gelen Pınar Kür çağdaş edebiyatta kendini kanıtlamıştır. Pınar Kür’ün teyzesinin kızı yazar Emine Işınsu’dur. Emine Işınsu’nun annesinin tüm kadın yazarlarının annesi olarak bilinen Halide Nusret Zorlutuna olduğunu biliyoruz. Elbette bu bir tesadüf olamazdı bu kalem gücünün bir açıklaması olacaktı. Eserlerinde toplumda karşımıza sıkça çıkan toplumsal sorunlara değinmiştir.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

FAHRENHEİT 451 ROMANI ÜZERİNE BİRAZ AYKIRI İRDELEMELER/Selman BÜYÜKAŞIK

Önsöz: İlk baskısı 1953 yılında yapılmış bir dispotik bilimkurgu (sciencefiction) romanı. Elimdeki kopya İthaki Yayınları’nda 25. baskı. Sinemaya da farklı zamanlarda iki kez uyarlandı. Yazarı Ray Bradbury (1920-2012) de ABD’de çok gözde bir yazarmış zamanında. Stephen King ve Neil Gaiman gibi ustalar ondan esinlenmiş. Yani fantezi, korku ve bilimkurgu edebiyatına damgasını vurmuş bir yazar. Mars Yıllıkları, Resim Adam ve Sonbahar Ülkesi gibi unutulmaz yapıtlar bırakan bir yazar.”Uygarlığa yön veren toplumsal meseleler ile modern insanın bireysel sorunlarını bir arada işleyebilmesi ve insanın ruhunu donduran öyküleri eşsiz bir sıcaklıkla kaleme alması Bradbury’nin en önemli özelliği oldu.” Kitabın başındaki bu değerlendirme konusunda, başka yapıtlarını okumadığım için itiraz edemem.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

Gonçarov’dan Oblomov Okumaları/Mine Kiriş

Rus edebiyatının önemli isimlerinden olan Gonçarov, Oblomov eseriyle hem toplumsal hem psikolojik bakımdan bir eser ortaya koymuştur. Toprak yönünden köleliğin kaybolduğu Rusya’da Oblomov yeni düzene alışamamıştır. O, geleneğine bağlı bir karakterdir. Ancak bir gün refah yönünden rahat yaşamını bırakıp Petersburg’a gider. Eski düzen ile yeni düzen arasında sıkışan Oblomov’un akabinde ruhunda oluşan psikolojik temelli buhranlarla kendi bedeni bile ona yük gelmeye başlar.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

Sadri Ertem’in ‘Bir Varmış Bir Yokmuş’una Editoryal Bir Değerlendirme/Erinç Büyükaşık

İnci Enginün’ün ifadesiyle Sadri Ertem metinlerinde yeni kurulan bir devlette yeni ortaya çıkan sınıfları savunmaya çalışırken, son derece mekanik ve şematik bir şekilde sömüren/sömürülen işveren-ağa/köylü-isçi ilişkisinin aktarıldığı dile getirilmiştir (Enginün, 2006: 285). Marksist öğretiden yola çıkarak bir anlamda öykülerini, söz konusu sınıflar arasındaki mücadelenin aracı sayan yazarın burjuvanın, ağanın, yabancı sermayedarın karşısına proletaryayı, geniş halk kitlelerini koyduğu kolaylıkla dile getirilebilir.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

Bir Pencere: Yaşam ile Ölüm Arasında/Ekrem BAŞOĞLU

Yaşayışı, kaleme alışı bir karşı koyuş olan Vüsat Bener’in son öykü kitabı Kapan’da ölüm gerçekliğinden kaçışı yaşam eliyle gerçekleştirdiğini görüyoruz. Yaşamayı tercih edilen değil, ölümü tercih edilmeyen olarak gösteriyor bize. Seçki Palto adlı öyküyle başlıyor. Edebiyatın cilvesindendir ki öykü şu girizgâh ile başlıyor.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu