Kitap/Düşün/Sanat/ Sayfa Editörü: Erinç BÜYÜKAŞIK

“Kimliksizleşme” ve “Kültürsüzleşme”nin Eşiğinde İnsan ve Sanat*/Erinç Büyükaşık

Yazımızın ana başlığı olan ve günümüz dünyasının kapitalizm merkezli değerler dizgesi sonucu yaşanan kültürsüzleşme olgusu, aslında başka bir adıyla kimliksizleşmenin zorunlu sonucu olarak, bugünün insanına yeni bir varoluş alanı sunmaktadır. Özellikle sanatın ve yaratıcılık alanlarının sistem içi değerlerle kuşandığı, amaçsız, öğretisiz ve ruhsuz kılındığı bugünün dünyasında, felsefe yeni bir yok oluş felsefesidir. Kapitalizmin tüketim eksenli öğretisinin kuşkusuz sanatın “işlevsiz”, “avangart”,“postmodern” bir yönelim içinde bulunmasıyla çelişki içinde olduğunu varsaysak da temelde bu işlevsizlik aslında kapitalizmin yeni bir dönüştürme görevine aracılık etmektedir. Aydının, yazarın, gazetelerin köşelerini dolduran birçok kalemin sistemin “yeniden” üretilmesine dolayımlı bir yardımı, kalabalığın sorunları toplumsal gündemi dışlayarak ortaya koydukları kolaylıkla fark edilebilir.

Devamını Okuyun
3 dakika okundu

AHMET BÜKE VE İLK ROMANI DELİ İBRAM ÜZERİNE/Selman Büyükaşık

Ahmet Büke’nin öyküleri, özellikle İzmirli okurların ilgisini çeker yıllardır. Çıplak bir dil, kısa cümleler; kıvrak, zaman zaman ironik bir anlatım. Kimileyin sert gerçekçi, kimileyin fantastik hatta groteks bir kurgu, bir dünya. Zekice eğretilemeli cümlelerle okuru sarsar: “Bütün ölülerimi size oturup anlatamam. Bunun yerine sonsuz şimdiyi bırakıyorum. Yeniden başlayabilmek için buna mecburum.” (Kumrunun Gördüğü, Sarı Rüya Defteri öyküsünden, 2010, Can Y.)

Devamını Okuyun
3 dakika okundu

Gonçarov’dan Oblomov Okumaları/Mine Kiriş

Rus edebiyatının önemli isimlerinden olan Gonçarov, Oblomov eseriyle hem toplumsal hem psikolojik bakımdan bir eser ortaya koymuştur. Toprak yönünden köleliğin kaybolduğu Rusya’da Oblomov yeni düzene alışamamıştır. O, geleneğine bağlı bir karakterdir. Ancak bir gün refah yönünden rahat yaşamını bırakıp Petersburg’a gider. Eski düzen ile yeni düzen arasında sıkışan Oblomov’un akabinde ruhunda oluşan psikolojik temelli buhranlarla kendi bedeni bile ona yük gelmeye başlar.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

"Genel Ahlak ve Kadınlık Algısı Bağlamında" Fosforlu Cevriye Okumaları/Mine KİRİŞ

Toplumcu gerçekçilik, Fransızca’daki “realisme socialiste” terimi sosyalist realizm olarak çevrilmektedir. Kolektivizm, yoktan var edilmiş bir akım değildir.Toplumcu gerçekçilik, akımında sanatın toplum açısından işlevsel olması gerektiği düşünülür. Toplumcu edebiyat ile toplumsal edebiyat arasında bariz farklar vardır. Toplumcu edebiyat Marksizm’i katı şekilde benimseyen Marksist bir edebiyat olup toplumsal edebiyat ise Marksist değil toplumsal sorunlara yönelen kısmi Marksist bir edebiyattır. Kültür ve sanatın eşdeğerliği bağlamında Suat Derviş'in bu metni bugünün kadınlık algısı ve kimi 'genel ahlak' bağlamlı tartışmalara da yol gösterici olabileceği aşikardır.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

Bir Kültürel Mirasın İzinde Arkaik Latin Amerika Uygarlığını Okuma Denemesi/Erinç Büyükaşık

Olmekler, bilinen en eski Mezoamerikan uygarlığı. Bugünün Meksika'sında belki kültürel genetiğin de işaretlerini veren bir dizi ikonografik yapıtla, usta taş işçiliğiyle ladin ağaçlarının arasından kurulmuş bu uygarlık Soconusco''daki ilerici bir gelişmenin ardından, günümüz Meksika eyaletleri Veracruz ve Tabasco'nun tropikal ovalarını işgal edişiyle ortaya çıktılar. Jaguar krallığı olarak adlandırılan ve geçimini verimli tarım arazilerinde yetiştirdikleri mısır, fasülye ve kabağın ve bir dizi doğa kültünün yüceleştirilmesi ve kutsallaştırılmasıyla çok daha somut hale gelen bu uygarlık Maya ve İnka'ların kültürel mirasında da vazgeçilmez bir yer üstlenmiş.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu