Kitap/Düşün/Sanat/ Sayfa Editörü: Erinç BÜYÜKAŞIK

İkinci Yeni'de Güncellik ve Gelenek Tartışmaları/Erinç Büyükaşık*

İkinci Yeni'yi anlamak adına yola çıkıldığında çoğunlukla gelenek sorununun nasıl algılandığı, ikinci yeninin kendi öncül şiir anlayışlarına bakış açısı daha az tartışılmıştır. Kapalı bir şiir evreninde karşımıza çıkan bu simgeci şiir anlayışının farklı siyasal tutum ve düşünsel çerçeveyi sahiplenmiş nice ozanı ortak kılabilmesi de bu akımı önemli kılan başlıca nokta olagelmiştir. 50’lerin toplumcu şiirinin Nazım Hikmet çizgisinde kaçınılmaz ağırlığını hissettirdiği bir dönemde, Ece Ayhan’ın adlandırmasıyla“sivil şiir” hareketi ozanca bir eylemlilikle karşımıza çıkmış, imgenin sıradanlaşmasına karşı dilin kalıplarını kırma çabası şiirde bir “imge” cumhuriyetini inşa edebilmiştir. 1950’den 59’a “Pazar Postası”, “Yeni Dergi” ve “Dost” dergilerinin ev sahipliğinde gelişen İkinci Yeni, Birinci Yeni’nin yozlaştırdığını ve uyaksız bir anlama terk ettiklerini savundukları şiir ikliminin artık ayağa düşmekten kurtulması umuduyla yola çıkmışlardır

Devamını Okuyun
5 dakika okundu

Sanatçının Manzarası/Havva AĞRAL

Psikiyatri ve otoriteleri teker teker saymak istiyorum ki; sanatçının manzarası bilimsel anlamda da karşılığını bulsun. Freud, Weber, Jung ve Lacan. Ve onların adından başka takipçi isimler ve pek çoğu insanı tarif etmeye çalışırken bir bilinç kelimesinden yola çıkıyor. Bilinç üst beyin yani zekanın bir göstergesi. Ancak, asıl buzdağının bilinçaltı, bilimsel tanımıyla bilinç dışı olduğunu söylemek durumdayız. Sanatçının manzarası tam da bu noktada devreye giriyor.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

GÖRSEL EĞİTİMDEN GÖRSELİN EĞİTİMİNE GELMEK/Havva AĞRAL

Görsel olanın kendi içindeki araçları, değişik anlam ve süreçler yaşadı. Savaşların da,insanın başka var oluş süreçlerinin de görsel imajlar çağlarında değiştiğini görüyoruz. Savaşın imajları, yıllar öncesi için, şövalyeler, kılıçlar, kaleler, toplar, tüfekler ve bunların devinimli gösterilmiş oldukça büyük savaş alanı tabloları iken, seksenli yıllarda, Reagan’ın el sıkışmasını anime ederek göstermek, Pink Floyd ‘un yürüyen çekiçleri ile göstermek gibi, gerçeğin animasyonu ile imaj bulmuşu. Hatırlarsınız. İran Irak savaşlarının son bulduğudönemlerdi. Barışçıl görünen gerçeğin animasyonu. Doksanlarda Körfez savaşı. Yanıp sönen fosforlu ışıklar.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

SANATTA İYİ BİR YANSIMA BERTHOLT BRECHT/Havva AĞRAL

Friendrich Brecht. Alman şairi, oyun yazarı, roman, hikaye yazarı ve yönetmen. 20. yüzyılın en etkili sanatçısı. İçinde yaşadığı, algılayıp yorumlamaya çalıştığı dönem, Augsburg Kaiser Wilhem dönemiydi. Özellikle, sanayinin hızla geliştiği bir burjuva kentinin tam ortasında, her şeyiönce anlamaya ve tanımaya çalışan bir sanatçı. Bir kağıt fabrikasında babası müdürdü. Evet kent soylu bir yaşamın içinden, zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı. Ama onun vicdan ve kişilik aynasından yansıyanlar, o içine doğduğu dünyanın çelişkilerini görmesine engel değildi.

Devamını Okuyun
3 dakika okundu

DEĞİŞEN İKLİM VE KÜLTÜREL İRADE /NURAY GÖK AKSAMAZ

“Küresel salgın” ve “iklim değişimiyle küresel mücadele” gibi gündemler, küreselleşme sürecini çokuluslu ağlarının somutlaşan etkileriyle ve insanlığın ödemekte olduğu küresel bedel ile duyurmayı sürdürmektedir. Günümüz gelişmeleri, güdümlü teknolojinin dünyayı yeniden yapılandırmada daha kapsamlı biçimde belirleyici olacağını ve insanın tamamen teknolojinin kontrolü altına alınması sonucunda nesnel gerçeklikle bağın kopabileceğini göstermektedir. Küreselleşme sürecinde çokuluslu şirketlerin oynadığı önemli rol ile dünyadaki ekonomik ilişkilerin ve sistemin farklılaşmasına dayalı olarak yalnızca insanın yaşam alanı ve üretim biçimi değil, makineler ve sistemle bütünleştirilerek (entegre edilerek) kimliği, doğası ve değerleri değiştirilmektedir.

Devamını Okuyun
3 dakika okundu

UNUTULMAZ DİYALOGLARIYLA ANTİFAŞİST BİR ROMAN/ Selman BÜYÜKAŞIK

Romanda olaylar geçmişte, başka ülkelerde değil, II. Dünya Savaşı yıllarında üstelik Mussolini’ nin faşist dikta döneminde geçiyor hem de insanlık düşmanı iktidarı/iktidarları üstü kapalı suçlayarak, hayli ustaca metaforik anlatım ve imalı bir dille, güya masum konuşmalarla. Yine de cezadan kurtulamamış Vittorini. Geçmişe de özelde bir yolculuk romanı anlatıcı kahramanımız için. Ama bu romanda ağırlıklı yer tutan, öne çıkan, unutulmaz diyaloglar; bu diyaloglarla gerçekleşen çok başarılı psikolojik dokundurmalar, çözümlemelerdir.

Devamını Okuyun
3 dakika okundu

İMGENİN İMKANSIZLIĞI/Havva AĞRAL

Sinema soyut bir sanat, insan zihninin, kendi soyutladığı aklının bir türev olarak sanatı bulması serüveninde bir yerde. Zaman, imge, anlam ve daha pek çok bileşkeni ile oluşturduğu ilişkide sinema, kendi soyut yolunda, yine insan karmaşasına dair söz söylemeye, anlam ifade etmeye uğraşıyor. Bunun bir mükemmel için mi yapar? Bunu anlamda daha derinleşmek için mi yapar? Yönetmenin ve kendi kafasındaki senaryonun içeriğine göre değişen cevaplar almamız olasıdır. A

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

HALİDE EDİP ADIVAR’IN EDEBİ KİŞİLİĞİ VE TÜRK’ÜN ATEŞLE İMTİHANI’NA DAİR/Mine KİRİŞ

Türk siyasi tarihinin en önemli döneminde yaşamış ve Mustafa Kemal Atatürk’ün çevresinde olan kişiler arasında yabancı dil bilen tek kişidir. Yazarlık hayatına 1908 Meşrutiyet'le başlamıştır. Türk edebiyatının usta kalemi Halide Edip, Türk ulusunun canla başla mücadele ettiği yılları acısıyla harmanlanmış kutlu zaferini adeta o günleri yaşıyormuşçasına biz okurlarına yansıtmıştır. Milli mücadele ruhunu eserlerine taşıyan ilk kişidir Halide Onbaşı. Milli mücadele Anadolu halkının topyekun büyük fedakarlıklarla kazanılmış bir zaferidir. Bu yaşanan tüm fedakarlıklar silsilesinde Türk kadınlarının ayrı bir yeri vardır. Çünkü onlar canını, malını, kocasını en acısı da evladını kaybederek bu mücadelenin en ağır yükünü omuzlarında taşımışlardır. Kadınları ve kadınlık hallerini yine bir kadın yazardan okumamız elbette rastlantı değildir.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

Genç Ölümlü Şairlere Dair: Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı/Erinç BÜYÜKAŞIK

Bu bağlamda üzerinde durmak istediğim kitap Türkiye Yazarlar Sendikası'nın yayımladığı bir derleme-seçki sayabileceğimiz bir kaynak olacak. Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı "Genç Ölümlü Şailer Kitabı" tam da üzerinde durduğumuz ölüm ve şair bağlamını ortaya koyarken edebiyatımızdaki birçok genç şairin erken yitirilişine dair de poetik bir dile gelişi okumamızı mümkün kılmaktadır.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

İMAJLAR GERÇEKLİK TEPKİSELLİK/Havva AĞRAL

Zizék , her türlü kültür bir bakıma, bir tepki oluşumudur diyor. Tepkisellik, insani bir cevaptır. Her yerde var olan çözümsüzlüğe dair cevaplar her zaman aranacaktır. Dönemler ve eldeki materyale göre değişecek olan tepkiselliğin, kişi, kurum, topluluk olarak da değişken cevaplar bulması, varoluşun bir koşuludur. Kendi varlığını muhafaza etmenin, ilerisini düşünmenin, koşullarından biri olarak da tepkiyi görebiliriz. Bazen bir eylemlilik, bazen bir karşı duruş, bir savunma hali, bazen isyan dalgası vs.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

Türk Edebiyatına Yeni Bir Ses, Bir Cinayet Romanı ve Pınar Kür/Mine KİRİŞ

Türk edebiyatında polisiye romanı ile en özgün haliyle edebiyatımıza getiren Pınar Kür ‘Bir Cinayet Romanı’ adlı eseriyle adeta edebiyatımıza yeni bir soluk getirmiştir. Kadınlık olgusu denince akla gelen Pınar Kür çağdaş edebiyatta kendini kanıtlamıştır. Pınar Kür’ün teyzesinin kızı yazar Emine Işınsu’dur. Emine Işınsu’nun annesinin tüm kadın yazarlarının annesi olarak bilinen Halide Nusret Zorlutuna olduğunu biliyoruz. Elbette bu bir tesadüf olamazdı bu kalem gücünün bir açıklaması olacaktı. Eserlerinde toplumda karşımıza sıkça çıkan toplumsal sorunlara değinmiştir.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

FAHRENHEİT 451 ROMANI ÜZERİNE BİRAZ AYKIRI İRDELEMELER/Selman BÜYÜKAŞIK

Önsöz: İlk baskısı 1953 yılında yapılmış bir dispotik bilimkurgu (sciencefiction) romanı. Elimdeki kopya İthaki Yayınları’nda 25. baskı. Sinemaya da farklı zamanlarda iki kez uyarlandı. Yazarı Ray Bradbury (1920-2012) de ABD’de çok gözde bir yazarmış zamanında. Stephen King ve Neil Gaiman gibi ustalar ondan esinlenmiş. Yani fantezi, korku ve bilimkurgu edebiyatına damgasını vurmuş bir yazar. Mars Yıllıkları, Resim Adam ve Sonbahar Ülkesi gibi unutulmaz yapıtlar bırakan bir yazar.”Uygarlığa yön veren toplumsal meseleler ile modern insanın bireysel sorunlarını bir arada işleyebilmesi ve insanın ruhunu donduran öyküleri eşsiz bir sıcaklıkla kaleme alması Bradbury’nin en önemli özelliği oldu.” Kitabın başındaki bu değerlendirme konusunda, başka yapıtlarını okumadığım için itiraz edemem.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu