Genç ve yakışıklı garson birbirlerine hafifçe yaslanarak yürüyen iki muhteşem kadına, onlar için gelen taksiye bininceye kadar hayranlıkla baktı.
Devamını Okuyunİki yıl önce eşi yurt dışına gitmişti. Büyük oğlu Ahmet yedi, küçük oğlu Samet iki yaşındaydı .Birinci sınıfa başlayan Ahmet’i öğlen okula götürürken sırtında Ahmet’ in çantası, bir eliyle Samet’ i, diğer eliyle de Ahmet'i tutuyordu.
Devamını OkuyunKör kuyulara bakan biriydim, uzak kıyılara ulaştırdın. Bir zamanlar fırtınadaydım, sen beni fırtına yaptın, gemi yaptın, deniz yaptın…
Devamını OkuyunYaşadığım sürece bana düş kırıklığı ve aşağılanma duygusunu en derinden tattıran bu topraklar için hâlâ mücadele ettiğime, başkalarının yara izlerine kaygılandığıma, benim dışımda herkes şaşırıyor.
Devamını OkuyunBoğazıma sarılıp kalbime kadar ulaşan o tutkulu nefesin içinde çırpınmaya başlıyorum; ruhum çığlıklarla ve kahkahalarla biçim değiştiriyor, nefesinin yakıcı sıcaklığını duyuyorum.
Devamını OkuyunOyuncular zaman zaman yer değiştiriyordu, bir avuç insandan biri gelip biri gidiyordu. Çok geniş düşlerdik oysa ki yaşantımızı. Tarif edemezdik anlatırken içine sığdırdıklarımızı. Aslında dar bir alanda kısa paslaşmalarla ayakta kalıyorduk, adına çok seslilik diyorduk.
Devamını Okuyun“Evde tek başıma yüksek sesle konuşmaya başladığımda anladım, ben bu işi becereceğim. Yani artık yalnız olsam da beni sözümü kesmeden dinleyen biri var. Her ne kadar cevap vermese de beni dinliyor. Bu ilk sabahımdı, hiç üşenmedim kendime güzel bir çay demledim.
Devamını Okuyunİçim sıkıntılı bir şekilde, kızıma ve arkadaşlarına sımsıkı sarılıp oradan ayrılmıştım. Ayrılırken 'gözüm arkada kaldı' derler ya. Gözüm arkadaydı, gözlerimden denizler akarken. (...)
Devamını OkuyunSaatin tik takları canına tak demişti. Zaten uyuyamıyordu. Bu da bahanesi olmuştu. Neden korkuyordu ki? Gidip başvuracaktı. O iş olmadı diye hayal kırıklığı yaşamaya gerek yoktu. Denemenin ne zararı var? Önünde sonunda bir kapı açılacaktı. Azimli sıçan dağları deler demişler.
Devamını OkuyunEkmek torbasını uzattığımda, eli elime değdi, kapkara gözleriyle öyle bir baktı ki bakışları, içimi delip geçti sanki. O günden sonra bir bahane bulup istasyona gitmeye başladım. Ninem kızıyordu: “Bu kadar sık gitme, iyi olmaz, bak, yakında savaş da çıkacakmış, o zaman ne yapacaksın?”
Devamını OkuyunNoktayı cümlesinin sonuna kondurmadan önce tekrar tekrar okudu yazdıklarını. Saatin tik tak sesi ilerledikçe zamanının daraldığını hissetti. Lakin o noktayı cümlenin sonuna koymaya eli bir türlü gitmedi.
Devamını Okuyunİlk birkaç hafta, tasmasından zincirli köpekler gibi hissediyordum kendimi. Aklımı kaçırmamak için sürekli kendime, sadece üç yüz altmış beş gün buradasın, sonra yaşamına kaldığın yerden devam edeceksin diye telkinde bulunuyordum. Duvardaki takvimi her gün çiziyordum. İki ay bittiğinde artık burada bir düzen kurmuştum.
Devamını Okuyun