Yazının Tanıklığı/Tanıklığın Yazıları  

Ayrılık Acısının Rahat Bırakmayan Sızısı/Ümit Ahmet DUMAN

1 dakika okundu

Tanımasalar görmeseler de kırlangıçlar, kargalar, güvercinler, kumrular seni soruyorlar, neden gelmediğini meraktalar, diyemiyorum ki ayrıldık, o kendi yoluna ben kendi yoluma.

Devamını Okuyun  

Bir Öğretmen/M.Ali Güner

1 dakika okundu

Aziz, "Susuzluktan," dedi. Adil Öğretmen, "Neden susuz bırakıyorsunuz çocuğu? Su vermezseniz ölür," dedi şaşkınlıkla. Öfkesini ve kızgınlığını el ve kol hareketleriyle belli etmeye çalıştı. Aziz, "Kızamık geçiren bir çocuğa su verilmez ki," diye bilgiçlik taslayarak yanıtladı.

Devamını Okuyun  

Yılan Ya da Ejderha/Ümit Ahmet DUMAN

3 dakika okundu

Sesler gaipten gelirde üç harflilerden haberler getirdiğini, onlarla dostluklarını her fırsatta ahaliye anlatan hocalar bu işin kaymağından biraz da biz yesek demezler mi.? derler elbet. Nasıl mı?

Devamını Okuyun  

Uğrak/Erinç BÜYÜKAŞIK

2 dakika okundu

İnsan ana diliyle ağlamalı, hatta kahkaha atarken, ağlarken tanıdık sesler çıkmalı dudaklarından. Sürgündeki bir yazarın kendi dilinin sözcüklerinde çocuksu bir gezintiye çıkmasına benziyor sözcüklerle imtihanım.

Devamını Okuyun  

Yara/Emin SALMAN

1 dakika okundu

Sırtımızda yaramızın gömleğiyle dolaşırız bu topraklarda. Kanatır her gün bizi, birilerini. Rahat yüzü göstermemek için yemin etmişçesine sürekli yeni yaraları kanatır.

Devamını Okuyun  

Nostalji ve Yolculuk/Ümit Ahmet DUMAN

1 dakika okundu

Yürüyorum, kepenkleri hiç olmamış, kapanmaya da tenezzül edilmeyen, içinde in cin top oynayan sessiz dükkanların önünden mahallenin ikinci bakkal dükkanına doğru.

Devamını Okuyun  

Antik Kent/Ebru ZEYNEP DİŞİAÇIK

1 dakika okundu

Ve bir antik kent kurulu gözlerimin önünde. Kırıklar, kalıntılar ve yarım kalmış taşlar. İşaretler var her birinin üzerinde, bir zamanlar yaşanılan hikayeyi gösterircesine. Her bir taşın ardından insanlar çıkacakmış gibidir.

Devamını Okuyun  

Veda/Ebru Zeynep DİŞİAÇIK

1 dakika okundu

İki eli yanağında bekledi o gece. Kaybettikleri sanki geri dönecekmişcesine. Sağlı sollu düşüyordu gözyaşları yanağından, biri önde diğeri arkada. “Geçmiş geçmişte kaldı.” denirdi oysaki. Kalmıyordu, en derinden baş gösterip yüzeye çıkıyordu. Bir bıçak yarası gibi acılar saplanıp kalıyordu kalbe. Battıkça batan, acıttıkça acıtan

Devamını Okuyun  

Güne Bakan/Ebru Zeynep DİŞİAÇIK

1 dakika okundu

Yanımızda olanlar hayli hayli yeterliydi. Geride kalanlar ise tıkırtı sesleri... Velhâsıl sizler ve bizler tüm sesleri kabullenircesine kucak açıyoruz, iki kolumuzu da gere gere. Gerekli ya da gereksiz tartışması ise tam bir muamma.

Devamını Okuyun  

Son İstasyon/Fatma ALTUN

1 dakika okundu

Geceyi kısalttım dün gece, erkenden uyudum. Yine de sabaha biraz geç uyandım. Neden bilmiyorum. Uyanmak istememiş olabilirim. Muhtemelen seninle biraz daha zaman geçirmek istemişimdir. Bu yüzden biraz daha seninle kaldı ruhum, rüyamda dolaştım seninle bedensiz. Bak zaman nasıl da geçiyor. Sen gideli bir hafta oldu bile. Sonra hemencecik bir ay dolacak. Ve bir de bakacağız ki bir yıl olmuş. Ömür geçecek böyle böyle. Ama sanma ki sensiz olacağız, sensiz kaldık sayacağız kendimizi. Yokluğun acı verecek fakat hemen ardından yüzümüzü güldürecek bir tebessümün sebebi gelecek aklımıza senin yarattığın. Yirmi dört saat yetmiyordu ya sana, her şeye yetişemiyorum diyordun. İşte sana sonsuzluk dedi yaradan. Artık koşturmana gerek yok dedi.

Devamını Okuyun  

Kırmızı Ağıt/Erinç BÜYÜKAŞIK

1 dakika okundu

“-Ölümün bir insanda doğruladığı- İyi ki geldiniz burada bulundunuz her şey öyle uzun, biz soğuğuz ve öyle solgunuz…” (Turgut Uyar) Ölümün sıradanlaştığı, kar beyazının giderek kan kızılı bir renge döndüğü günlerde yazıldı bu satırlar. Ölüm tapınaklarında her gün yeni kurbanlar veriliyor o kutsal ayinlerde. Aslında bütün renklerin içinde kirlenen beyazın da havanın ayazındaki en büyük sınavıydı bu. Ölüme ağıtlar yakarken yeni ölüm haberleri yükseliyordu bu coğrafyada. Tapınaklarımıza taze cesetler lazım, diyordu tapınak görevlisi. Yüzleri belirsizdi her birinin. Ölümün pornografisi olarak adlandırdı televizyonda görüntüleri muhabir.

Devamını Okuyun  

Zamansız İnsan/Mehmet Ali Güner

1 dakika okundu

Zamansız insan... Ah zamansız insan…Kelimelerin yetmediği dünyada, kendine ve de başkalarına yetmeye debelenen zamansız insan… Var mı ki gören, duyan, bilen senden başka seni? Zamansız insan düşündü. Çok fazla şey yaşadım. Anlattığım veya anlatmadığım, paylaştığım ya da paylaşmadığım, söylediğim ya da söylemediğim, hissettiğim ama hissettirmediğim; çok fazla şey… Tüm bunları içimden geçirerek söyledim. Kendi kendime yani, kendimi kendim dinledim sonunda.

Devamını Okuyun