Bütün yaralar kapanır bir zaman sonra. Zaman iyileştirir derler her şeyi. Peki ya zamanı kim iyileştirir yaralandığında? Hadi bakalım, çık işin içinden çıkabiliyorsan şimdi. Şimdi mi? Evet, Şimdi… Şimdi de kalırsan, yapabilirsin. Yapabilirim. Yapabiliriz…
Devamını OkuyunEkmek torbasını uzattığımda, eli elime değdi, kapkara gözleriyle öyle bir baktı ki bakışları, içimi delip geçti sanki. O günden sonra bir bahane bulup istasyona gitmeye başladım. Ninem kızıyordu: “Bu kadar sık gitme, iyi olmaz, bak, yakında savaş da çıkacakmış, o zaman ne yapacaksın?”
Devamını OkuyunNoktayı cümlesinin sonuna kondurmadan önce tekrar tekrar okudu yazdıklarını. Saatin tik tak sesi ilerledikçe zamanının daraldığını hissetti. Lakin o noktayı cümlenin sonuna koymaya eli bir türlü gitmedi.
Devamını OkuyunNecati de onca yıl sonra, yeni umutlar taşıyordu otobüs beklerken. Tekirdağ'a giden şehirlerarası otobüsler Silivri den geçiyordu. O düşüncelerine dalmışken bir otobüs zınk diye ayağının dibinde durdu. Muavinin “ Nerye gidiyon abi?” sözü ile kendine geldi. “Tekirdağ`a“,"Atla abem, ver bakem valizini.” dedi muavin hızlıca. Otobüsün ön koltukları doluydu.
Devamını OkuyunBüyük felaketin ilk dakikalarında, yıkılmamak için direnen binamızdan, iç kısmında yıkılan duvarlar ve devrilen eşyaların arasından ufak tefek yaralarla hepimiz kurtulmuştuk. "Eğer biz bu haldeysek, iyi şeyler olmadı." diye düşündüm. Dışarı çıktığımızda, ne yapacağımızı bilmeden sağa sola bakınıyorduk, yağan şiddetli yağmurdan sırılsıklam olmuştuk.
Devamını OkuyunFeminİSTANBUL sesimizi duyuran, kadın olmayı kutlayan, kucaklayan bir platformdur. Kapitalizmin, küresel sermayenin, doymak bilmez iktidar hırsının doğaya, insanlığa ve aile hayatımıza yarattığı sorunlara, kadınlığın bize verdiği güçle çözüm üretiyoruz. Bu yıl yedincisini düzenlediğimiz FeminİSTANBUL’da yine coşkuyla bir araya geleceğiz. Yaralarımızı birbirimize göstereceğiz. Ruhlarımızı birbirimize açacağız. Umutlarımızı tazeleyeceğiz. Şiirin kardeşliğiyle kucaklaşacağız.
Devamını OkuyunSeher vakti uyandı, uykusu tutmamıştı. Dışarı çıktı ve etrafına göz gezdirdi. Çadır kent son derece sessizdi. Kırık sandalyeyi yavaşça çekip üzerine oturdu. Uykusuzluğun neden olduğu sorunları düşünmeye başladı ve kendini çıkmaz bir durumda hissetti. Son zamanlarda, sürekli bir çözüm arayışındaydı. Sorunlar, dönüp dolaşıp tekrar karşısına çıkıyordu.
Devamını OkuyunTek başına elbette dünyayı değiştiremeyiz. Ancak her insan bu dünyaya farklı meziyetlerle gelmiştir. Herkes yaptığı işin en iyisini yapmalı, tıpkı kapısının önünü temizlemek gibi…Bu da dünyaya sirayet edecektir.
Devamını OkuyunYanmak Nedir? Hep sıcak mıdır, ateşten midir? Soğuk da yakar insanı derler, bu doğru mudur? Elbet öyledir ya da değildir… Onun yangını çok başka bir çeşit, başka bir yerdeydi. Ne geçmişinde ne geleceğinde. Tek düşündüğü şimdisiydi… “Şimdi ne olacak?” diye soruyordu hep.
Devamını OkuyunAz önce indiği otobüs hareket ettiğinde, önünde beliren manzara karşısında dondu kaldı. Bu sefer soğuktan değil, şaşkınlıktandı hareketsizliği.
Devamını Okuyunİlk birkaç hafta, tasmasından zincirli köpekler gibi hissediyordum kendimi. Aklımı kaçırmamak için sürekli kendime, sadece üç yüz altmış beş gün buradasın, sonra yaşamına kaldığın yerden devam edeceksin diye telkinde bulunuyordum. Duvardaki takvimi her gün çiziyordum. İki ay bittiğinde artık burada bir düzen kurmuştum.
Devamını OkuyunEbrar Karakurt ve Abdülhamit’in birlikte tartışıldığı manidar bir haftayı geride bıraktık. Bir konu çok popülerken yazı yazmayı pek sevmiyorum çünkü gürültü içinde sesiniz daha az duyuluyor. Şimdi bu konu hakkında biraz konuşabiliriz çünkü “Qui tacet, consentire videtur” (Sessiz kalan kabul etmiş sayılır)
Devamını Okuyun