Deniz kenarında değildi o zamanlar otogar. Sahile gezinti için gittiklerinde görürdü denizini. Şimdi otobüsten iner inmez tam karşısında dalgalanırken, soluk mavi bir boşluğa bakar gibi hissettiriyordu kendini o deniz ama o da artık aynı deniz değildi…
Devamını OkuyunBeni ilk gördüğünde anlamıştı. Kumsalında, çıplak ayak huzurunda durup sustuğumda fark etmişti, o dinleyicinin ben olduğumu. Ne anlatacağını biliyordu, nasıl anlatacağını da. Aradığı şey, kime anlatacağıydı ki ona da kavuşmuştu.
Devamını OkuyunBirbirlerine sokularak yürüyen kadınlar, çocuklar ve erkekler, yorgunluktan zorlukla adım atıyorlardı. Bohçalar, valizler, sepetler, sırtlarında ve ellerindeydi. Bir hafta sürmüştü yolculuk.
Devamını OkuyunKızım, anlatmaya başladı. Hatay ilinin son zamanlarda üst üste üç depremle sarsıldığını anlattı. Özellikle geçen hafta meydana gelen 5.0 şiddetindeki depremin etkisi altında kaldıklarını söyledi. Üçüncü katta sallanmışlar ve bir hafta boyunca depremin etkisinden kurtulamamışlar. "Büyük bir deprem olursa ne yapacağız?" diye endişe içinde sordu.
Devamını OkuyunBarbie sadece bir bebek. Plastik, cansız bir çocuk oyuncağı. Geçmişten gelen pembeler içinde karanlık bir nesne.
Devamını OkuyunKonur Sokağı İle Yüksel Caddesi’nin kesiştiği köşede, çevresini saran beton yığınlarına günün her saatinde inatla direnen, Mülkiyeliler Birliği’nin bahçesindesin.
Devamını OkuyunÇadırda ilk geceyi geçiriyorlardı. Soba da verilmişti onlara; ama yakmadılar, artçı depremler şiddetli oluyor soba bile yerinden oynuyordu. Soba tutuşmuşken devrilirse yangına neden olabilirdi. Olsun onlar soğukta kalmaya da razıydılar. Yeter ki uzanarak uyuyup rahat etsinler.
Devamını OkuyunDokuz aylık gebeyken suyu gelmeye başlamış, hastaneye gelene kadar doğum başlamış ama bebek ters geliyormuş, suyu bitti diye hastanede mesaneden su vermişler. Çocuk içerde çırpına çırpına boğulmuş.
Devamını Okuyunİri ve sarkık memelerinin altına, bol ve uzun basma elbisesinin bir kısmını sokuşturmuş bakınıyordu. Durdu, tombul pörsümüş kollarını sırayla kaldırıp elbisenin kollarını dirseklerine kadar kıvırıp iri parmakları ile belini hedeflemeye çalıştı.
Devamını OkuyunSabah uyanır uyanmaz yola koyuldular. Saat 8’de sahaya yetiştiler. Erken geldiklerini sanıyorlardı, kuyruğu görene kadar; neyse artık, deyip “Hijyen paketi için hangi sıra acaba ?” diye sorup sıraya geçtiler.
Devamını Okuyun