Torunları, onun kucağında oturmak için yarıştılar. Ellerini, kocaman açıp hepsine sıkı sıkı sarıldı. Yeni yapılacak olan evleri için ise sürekli fikir üretiyorlardı: “Babaanne, bahçesinde salıncak ve kaykay koyalım.”
Devamını OkuyunMasallarla büyümedim ben. Bana masal anlatacak olan üç kişi vardı benim hayatımda. Annem, babam ve babaannem.
Devamını OkuyunOyuncular zaman zaman yer değiştiriyordu, bir avuç insandan biri gelip biri gidiyordu. Çok geniş düşlerdik oysa ki yaşantımızı. Tarif edemezdik anlatırken içine sığdırdıklarımızı. Aslında dar bir alanda kısa paslaşmalarla ayakta kalıyorduk, adına çok seslilik diyorduk.
Devamını Okuyun“Evde tek başıma yüksek sesle konuşmaya başladığımda anladım, ben bu işi becereceğim. Yani artık yalnız olsam da beni sözümü kesmeden dinleyen biri var. Her ne kadar cevap vermese de beni dinliyor. Bu ilk sabahımdı, hiç üşenmedim kendime güzel bir çay demledim.
Devamını OkuyunDuvar çatlaklarının ve siyah sızıntıların iz aldığı çizgileri ardımda bırakarak oturmuştum sandalyeme. Yüzüm perdenin aralığından belli belirsiz sızan güneşe dönüktü. Ardım ise griye...
Devamını OkuyunSevdiğim bir tanıdığım bana bugüne kadar hiç aklıma gelmeyen bir soru sordu. “Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç ederken arkadaşlarınla nasıl vedalaştın?” Vedalaşmak mı?.. Arkadaşlarla vedalaşmak mı?...
Devamını OkuyunEkmek torbasını uzattığımda, eli elime değdi, kapkara gözleriyle öyle bir baktı ki bakışları, içimi delip geçti sanki. O günden sonra bir bahane bulup istasyona gitmeye başladım. Ninem kızıyordu: “Bu kadar sık gitme, iyi olmaz, bak, yakında savaş da çıkacakmış, o zaman ne yapacaksın?”
Devamını OkuyunNoktayı cümlesinin sonuna kondurmadan önce tekrar tekrar okudu yazdıklarını. Saatin tik tak sesi ilerledikçe zamanının daraldığını hissetti. Lakin o noktayı cümlenin sonuna koymaya eli bir türlü gitmedi.
Devamını OkuyunNecati de onca yıl sonra, yeni umutlar taşıyordu otobüs beklerken. Tekirdağ'a giden şehirlerarası otobüsler Silivri den geçiyordu. O düşüncelerine dalmışken bir otobüs zınk diye ayağının dibinde durdu. Muavinin “ Nerye gidiyon abi?” sözü ile kendine geldi. “Tekirdağ`a“,"Atla abem, ver bakem valizini.” dedi muavin hızlıca. Otobüsün ön koltukları doluydu.
Devamını OkuyunBüyük felaketin ilk dakikalarında, yıkılmamak için direnen binamızdan, iç kısmında yıkılan duvarlar ve devrilen eşyaların arasından ufak tefek yaralarla hepimiz kurtulmuştuk. "Eğer biz bu haldeysek, iyi şeyler olmadı." diye düşündüm. Dışarı çıktığımızda, ne yapacağımızı bilmeden sağa sola bakınıyorduk, yağan şiddetli yağmurdan sırılsıklam olmuştuk.
Devamını OkuyunYanmak Nedir? Hep sıcak mıdır, ateşten midir? Soğuk da yakar insanı derler, bu doğru mudur? Elbet öyledir ya da değildir… Onun yangını çok başka bir çeşit, başka bir yerdeydi. Ne geçmişinde ne geleceğinde. Tek düşündüğü şimdisiydi… “Şimdi ne olacak?” diye soruyordu hep.
Devamını OkuyunAz önce indiği otobüs hareket ettiğinde, önünde beliren manzara karşısında dondu kaldı. Bu sefer soğuktan değil, şaşkınlıktandı hareketsizliği.
Devamını Okuyun