İçindeki kuşkuları, korkuyu atıp bir cerrah titizliğinde ceseti kesmeye başladı. Kanlı elleriyle organları yokladı. Çürümemiş daha. Ölü diriltenler üç gün önce yoksullar mezarlığına sessiz sedasız gömülen biri olduğunu söyledi çuvaldakinin. Az para istemediler cesedi satmak için Henry’e. Londra sokakları tekin değil, cinayetler, salgınlar kuşattı şehri. O izbe, kör karanlık sokakta yürürken bıçaklamışlar kadıncağızı. İlerdeki rutubetli odalardan birinde yaşayan fahişenin biri olmalı. Belki bardan çıkan sarhoş takımından biri musallat oldu kadına, ya da müşterisi…
Tüm yaşanmışlıklarını geride bırakıp üç beş parça eşyasıyla yaşadığı izbe yerden bambaşka bir şehre gelmişti Saye. İsminin anlamı gibi amacı sadece ruhunun derinlerindeki gölgeden kurtulmaktı. Yeni insanlar, yeni bir şehir kozmopolit, karmaşık yapısıyla İstanbul onu ürkütse de korkularıyla yüzleşecekti. Cebindeki üç kuruşla kiraladığı yaşamını sürdürebilecek vaziyette gecekondudan hallice olan odaya yerleşti
Kirpilerin güzel bir hikayesi ile anlatmak istiyorum, aslında hayatımız anahtarı olan 'DENGE'yi, şöyle ki; Soğuk kış günlerinden birinde, hayvanlar ölmeye başlıyor. Kirpiler durumu anlıyor ve grup olarak kendilerini sıcak tutmaya karar veriyorlar. Bu şekilde kendilerini koruyorlar, ama dikenleri de birbirlerine batıyor.
Dünya vallaha da billaha da küçük. Koca bir köy misali. Boğuntulu, kesik kesik uykulardan biri daha. Bekar odasının kesif rutubet kokusu...Onlar... Karşıdaki ranzada altlı üstlü battaniyelerine gömülmüş Faruk’la Ziya. Oldum olası öyleydi sanki. Kıyım denen gökten zembille inmemişti ya. Cep radyosundan ağır, tumturaklı bir ezgi yayıldı. Ziya, kapatmayı unutmuş radyoyu gece gece. Pilini değiştirmemiş besbelli, cızırtılı çıkıyor ses. Atletin griye döndüğünü fark etmişti vücudundan ekşi ter kokusu odaya yayıldığında. Kirlileri yıkatmalı karşı sokaktaki kuru temizlemeciye. Kirini, terini atası var bir haftadır. Buz gibi soğuk suda yıkan yıkanabilirsen.
Kendi ellerimle ördüm bu ağı bu apartman dairesinde. Tıkış tıkış ev. Ağlarıma takılı tüm anılar mezarlığım. Özenerek, inceden inceye attım her düğümü. Söyleniyordu bir başına kaldığında kendi kendine. İyice kızıyordu bu hayıflanmalarına. Yarı açık tutuk evine hoşgeldiniz. İstese de çıkamaz evden dışarı.