Yazının Tanıklığı/Tanıklığın Yazıları  

Rasim Ve Korkuları /Meral KUTLUĞ

2 dakika okundu

Sağ elindeki soğuk metal kütleyi yavaşça yere bıraktı. Ağır, ağır diz çöktü. Ellerini başının arkasında birleştirdi. Vurulmamak için yapacağı başka hiçbir şey yoktu. İçeri doluşan iri kıyım adamlardan biri silahı aldı, diğer ikisi kollarından tutup yere yüzükoyun yatırdı ve birisi üzerine çöktü diziyle. Şimdi başka bir soğuk metal bileklerini kavramıştı. Havasız kalmış gibiydi, bir taraftan titriyor diğer yandan korkuyordu.

Devamını Okuyun  

Ömrüm Uzun Bir Geceydi/Filiz Özdemir

2 dakika okundu

Dere kenarından toplarız killi çamuru, saçları parlatır yumuşatır. Tasın içinde sulandırdı kili, duruladı, duruladı. Dolanan saçlarımı sabırla taradı. Bu sefer saçlarımı tararken, kemik tarağı kızgın bir azarla kafama kafama indirmiyor. Hiç olmamış oyuncak bebeği ile oynar gibi oynuyor saçlarımla. Ağıt yakıyor. “Bebexti keça min…” Niye bahtsız kızım diyor ki anam bana? Kırk örük yapıyor saçlarımı. Kara çaputlarla düğümler atıyor. Kara bir entari giydiriyor bana. Boyu topuklarıma geliyor. Başıma kara bir yaşmak bağlıyor, kara kapkara… Niye siyah giydim ki? Okula mı acep? Seviniyor içim, böyle koşmak, karların içinde yuvarlanmak, üşümek, yeniden ısınmak. Anamı barç barç öpmek... Elimi tutuyor, tandırlıktan çıkıyoruz. Rojin bibilerin damlarına doğru yürüyoruz. Evlerimiz yakıncana.

Devamını Okuyun  

KAPANDAKİLER/Erinç BÜYÜKAŞIK*

3 dakika okundu

Parmaklıkların arkasında bekleyen kalabalığa bakışları takıldı. Ürkmüş her biri. Gecenin bir yarısında apar topar tıkıldılar buraya. Gözlerinin feri kaçmış, yorgun gölgeler gibi dağıldılar yarım yamalak gün ışığı alan sığınağa. Hastanenin cezaevini anımsatan soğuk duvarları arasında tedirginlikle yürüdüler. Ağır aksak adımları, yekinmek isteğini yitirmiş gibi herbiri. Gezegeni saran vebaya karşı kayıtsızlık hali bunaltıcı geldi yaşlı adama. Kısık bir sesle B’ye yalvardı.

Devamını Okuyun  

GERİ TUŞU/Gülnar KANDEYER

3 dakika okundu

Yaşlı adam, torununun bilgisayarı kapatmadığından emindi. Elektriğin boşa gitmemesi için bilgisayarı kapatmak için Demir’in odasına girdi. Demir de arkadaşlarıyla konuşurken dedesinin balkonda olmadığını görüp odasına gittiğini tahmin etti. Yine fişten çekecek ve tekrar bilgisayarın başına oturduğunda problem yaşayacaktı Demir. Neyse, dedi içinden ve arkadaşlarıyla başladığı sohbete geri döndü. Yaşlı adam, bilgisayar koltuğuna oturdu. Torununa çok içerlemişti. Yalnızca bu gün olan olaya değildi içerleyişi. Örneğin, Demir ona bilgisayarı kullanmayı öğretirken de dedesini incitiyordu. Yaşlı adam, yeni teknolojiyi kavrayamıyordu bir türlü. Torununun çağın gerisinde kaldığını söyleyen bakışlarına dayanamıyordu. Kaplumbağa misali, kabuğundan çıkmış kabuğunu beğenmiyordu yeni nesil. Bir yandan böyle düşünüyor, bir yandan da bilgisayarı kapatmaya çalışıyordu. Rastgele bir tuşa bastı. Geri tuşuna bastığının farkında bile değildi.

Devamını Okuyun  

DERİN UZAKLAR DÜŞÜ/Havva AĞRAL

1 dakika okundu

Bugün de eski fotoğraflar sergisini geziyordu. Burnuna eski tanıdık bir koku çalınır gibiydi. Mazot kokusu. Okul yıllarını, bit ve tahtakurusundan arınmak için sınıflara zift sürüldüğü, beyaz çorapların dayatıldığı, siyah önlüklü günler. Çocukken ilgi ve dikkat çekmek için dişlerini kanatıp kan tükürdüğünü söylediği günler. Ayakkabı vermek için sınıfta bir tek onu çağırdıkları, diğer çocukların kıkırdadığı günler. Yok bir acılık duymuyordu artık. Sırada otururlarken, gelen pis koku için suçlandığı, pasaklı günler. Çapaklı gözlerin, sarı dişlerin, osuruk kokularının, her yaptığı iş için, bok gibi olmuş dendiği günler. Tüm akranlarının tiksintiyle baktığı fakir çocuk. Dökülen çöp sepeti için, suçsuz yere dayak yediği gün mesela. Okul aile birliğinde fakirliği mimlenmiş, bayramlarda giysi verilen...

Devamını Okuyun  

Son Dileğimiz Yaşamak/Pelin AKDEMİR

1 dakika okundu

Bizim eve beş dakika mesafede olsalar da amcamın hastalığından dolayı gelmek istemiyorlar. Ameliyatından beridir keyfi yok zaten amcamın. Yeni yıl masasının etrafını sarmışız. En güzel mutfak sohbetlerimizden birini yapıyoruz. Sohbet bitmiyor, gülüşüyoruz konuştuklarımıza. Yeni yıla girince dileklerimizi sıralamaya başlıyoruz. Yeni yıldan beklentilerimizi; sağlık, para, huzur… Bitmiyor ki beklentilerimiz…

Devamını Okuyun  

GECENİN BÜYÜSÜ/Meral Kutluğ İlsever

2 dakika okundu

Gecenin bir yerinde incecik bir tıkırtı hissedip uyandı. Ayak ucundaki ahşap kitaplığın arkasından sesler geliyordu. Göğüs kafesini terk etmek üzere olan yüreği,çırpınıyordu. Bütün cesaretini toplayıp doğruldu yataktan. Yavaşça baş ucundaki çok sevdiği, eski okuma lambasını açtı. Kitaplığa yaklaştı, sesler yakınlaştı. Raflarda görünen hiçbir değişiklik, kıpırtı yoktu. Fakat seslerin, hemen onların altında yer alan küçük çekmeceden geldiğini fark etti. Derin bir soluk alıp gücünü topladı, acaba bütün ışıkları açsa mıydı? Bir iki saniye sonra bu fikrinden vazgeçti. Büyü bozulabilir, her şey yok olabilir ya da eski monoton haline dönebilirdi.

Devamını Okuyun  

Dehlizler ve Rüyalar/Erinç BÜYÜKAŞIK*

4 dakika okundu

Bu gece yıldızlar gökte tek tük. Hepsi soluk. Ay testekerlek. Bir zamanlar aşık olduğum adamdan da nefret etmeyi öğrendim. Kaba etlerimi acıtıyor sevişirken. Öldüreceğinden korkuyorum o üstümdeyken. Boynumda dudakları geziniyor, midem bulanıyor, böğüresim geliyor çoğu kez. Ağzımda tiksinç bir ekşime. Duvarda boş bir noktaya bakıyorum üzerimde inlerken. Hemen boşalıyor ve yığılıyor yatağın diğer köşesine neyse ki. Tiksintimi, kusma isteğimi yazmaktan başka çare yok bu evde.

Devamını Okuyun  

KIRIK DÖKÜK MEKTUP/Pelin AKDEMİR

1 dakika okundu

Gelecek için kurduğumuz leylak renkli hayaller yerini belirsizlik karanlığına bırakıyor. Bu karanlığa seni de yanımda çekmek, sana yapacağım en büyük kötülük olacaktır. Oysa en ufak bir zarar görmeni istemezdim. Ceplerimde biriktirdiğim mutluluğu ellerine teslim etmek isterdim. İtiraf etmem gerekirse bu kaçış, tek çarem olarak gördüğüm yol. ‘Nereye kadar?’ diyeceksin. Gördüğün gibi her soru, sonu muamma olan bu karanlığa çıkıyor. Bu karanlıkta kaç gün, kaç ay, kaç yıl, nerede, nasıl sürüklenirim bilmiyorum. Tek bildiğim seni de bu karanlığa çekemem.

Devamını Okuyun  

Başı Bozuk/Özlem TÜM

1 dakika okundu

Üç sene… Tam üç senedir Erhan var ama yoktu. O siyah gece ikisi için de dönüm noktası olmuştu. Kayseri'den dönüyorlardı o gece. Yol hiç bitmeyecek gibiydi. Sarmal, o günden sonra evde konuşulmadan yaşanılan her şeyin şahidi idi.

Devamını Okuyun  

Aşkımız yarım kalmasın!/Pelin AKDEMİR

1 dakika okundu

Fakat bu hikâye ardında iki mezar taşı bırakanların hikayesi. Bir eş, bir oğul yatıyor. Yüreği suskun teyzemin, gözleri buğulu, özlem dolu. Benim aklımda ise anılar ve radyo var. İki sene sonra adım attık köy evine, anılarımız peşimizde. Annem konuşuyor: “İki sene önce her şeyi toparladık, güzelce yerleştirdik. Bir sonraki sene gelince kolayca açarız diye. Güve yememişse evde her şey vardı. Pirinç, bulgur, ceviz…”

Devamını Okuyun  

Havadan Sudan/ Gonca Borça

1 dakika okundu

Toplantı salonunda bir şaşkınlık kol geziyordu, patronun düşüncelerine (onların tabiriyle fantezilerine) boyun eğmek isteyemeyen bir grupla, her konuda evet efendimciler karşı karşıya kalmış, gündemi tartışıyorladı. Hikayenin kahramanı Patron Atılgan Bey her zamanki gibi satış konusunda büyük harflerle konuşmaya başlamıştı, “Ekmeği, tuzu herkes satar önemli olan Alaska’ daki insana buz satabilmektir”. "Tereciye tere verebiliyorsan konuşacaksın karşımda".

Devamını Okuyun