Kitap/Düşün/Sanat/ Sayfa Editörü: Erinç BÜYÜKAŞIK

Velhasıl Bursa, Anılardan İbarettir/Seyhan Can

Lâmiî Çelebi, eserinde önce padişahı över, sonra da Bursa’nın tarihi ve doğal güzelliklerini… 16. Yüzyıl Bursa’sı günümüz Bursa’sından çok farklıdır. Şehrin her tarafı cennet misali çimenli bahçeler, yonca tarlaları ve sebze bahçeleriyle bezenmiştir. “Şehrengiz”i okuduğumuzda anlarız ki Bursa, “yeşil”dir.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

Gerçeküstülüğün Gerçekliği/Havva AĞRAL

İnsanların resim yapma eylemi, üst Paleolitik Dönem’de başladığı tespit edilmiştir. İlk başlarda muhtemelen kendi bedenlerinin ve hayvan formlarının gölgeleriyle kontur çizerek başlamış olabilecekleri düşünülmekte ve bu süreçte çerçeveleme yeteneğini de öğrendikleri düşünülmektedir. Sanatın ilk evi, atalarımızın mağaralarıydı. Dil ve görsel ifade aracılığıyla, insanların anlattığı bir şeyler vardı. Bu insanların bir derdi vardı. Arkaik insanların sorunları, hayatta kalma mücadelesi, doğayla başa çıkma çabası ve vahşi ortamdan korunma ihtiyacıydı. Belki de mağaralarda hissettikleri sıkıntılar, bu dönemdeki sanatın bir yansımasıydı.

Devamını Okuyun
3 dakika okundu

Kabuk Bağlamayacak Yara : 04.17/Selman BÜYÜKAŞIK

Son iki bin yılda, hatta son seksen, doksan yılda yaşanan depremleri, sel felaketlerini düşünüyorum ve asrın felaketi şimdilik bu son depremi. Asıl sorumluları, onların iğrenç yalanlarını, sorumlu bakanın depremden iki ay sonra ‘hayat normale döndü’ sözlerini, pişkinliklerini… Peki, insanımızın hiç mi suçu yok? O çürük binaları kim yaptı, kim yaptırdı? O rezil imar aflarını kim istedi, kim alkışladı? Ve haliyle bu felakette yine en ağır faturayı yoksul, güçsüz ve çoğu masum insanımız ödedi.

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

Ankara Sanat Tiyatrosu Üzerine/Levent ARIÇ

Ankara Sanat Tiyatrosunun, 90'larda Bir Halk Düşmanı oyununu sahnelediği için devlet yardımı kesildi. O yıllardan beridir seyircilerin desteğiyle ayakta durmaktadır. Bu ülkede devrimci sanat yapmak dile kolay, her türlü baskıyı göze alıyorsun; Ankara Sanat Tiyatrosunun salonları bile yasaklandı, yeri geldi sinema ve düğün salonlarından oynadılar oyunlarını, yeri geldi sokaklarda, fabrika, okul önlerinde. Ama hep omurgalı oldular, sanat için geri adım atmaladılar.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

Sevgi Soysal’ın Aynası Tiyatroda/Mahmut ŞENOL*

Aysel Yıldırım’ın yönettiği bu sade oyunun burada sıralaması epeyi müşkül olan kalabalık bir sahne gerisi-kulis ve yapımcı ekibi var. Sahnede oyuncuları alkışlarken onları da alkışlıyoruz.

Devamını Okuyun
3 dakika okundu

Beyoğlu'nda Gezersin…/Seyhan Can

Beyoğlu, benim bilmediğim bir yer değil, özellikle İstiklâl Caddesi’ne defalarca gitmişimdir. Fakat yine de fark ettim ki bilmediğim ya da önünden geçip gittiğim hâlde fark etmediğim çok şey var. Çünkü fark etmek için o şehirde yaşamanız gerekmiyor, hatta tam tersi o şehirde uzun süre yaşadığınız hâlde birçok güzelliğin farkında olmayabilirsiniz. İşte bu düşünceyle kendime bir İstiklâl Caddesi gezisi armağan etmeye karar verdim.

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

Çukurova'da Edebiyatın Tadı/Levent ARIÇ

Dedim ya bu coğrafyadan bereket fışkırıyor; şiirin, romanın, öykünün, destanın bereketi... Ege’de tütün sıkıntısı, haşhaş yasakları, trol avları kıyılarında vurgunlar, Karadeniz’de takalarda hayallerini yoldaş yapmış balıkçılar, beş çocuğunu köyde bırakıp Alaman kapılarına sığınanlar, Güneydoğu’da kaçakçılar ve onların altın dişlerini çalan ağa yardakçıları, kan davaları, dengbejlerin ve anaların çığlarda yitip giden oğullarına yaktıkları ağıtlar...

Devamını Okuyun
2 dakika okundu

Kültürel Antropoloji Yazıları: Ras es-Seni ve Kıddes Bayramları/ Tevfik Usluoğlu

Bu bayram Fenikeliler'de " ümmü zülüf (zülüflü) lakaplı İştar'a adanmıştı. İştar, doğanın anası, bereketin, güzelliğin, doğumun, sabah ve gece yıldızlarının tanrıçasıydı. Suriye'de Alevi toplumunda " Al Ayn Ümmü Zülüf" ve " Zülüf Mavlaya" şarkıları hala söylenir.

Devamını Okuyun
5 dakika okundu

Göz Bir Vicdan Organıdır!/Emirhan AKMAN*

Şimdikinden daha iyi bir dünya kurmak istiyorsak kayıtsız değil taraf olmalıyız. İyiye, güzele, estetiğe, dayanışmaya, birlikte yürümeye, temel insan haklarına… Antonio Gramsci de böyle düşünüyordu; “Kayıtsızlardan nefret ediyorum. Frederich Hebbel’in dediği gibi ‘yaşamak taraf tutmaktır’ bana kalırsa. Bir insan, şehrin dışında ve sadece insan olarak var olamaz. Gerçekten yaşamak yurttaş olmaktır, taraflı olmaktır. Kayıtsızlık irade yitimidir, asalaklıktır, korkaklıktır. Kayıtsız olmak yaşamamaktır. Kayıtsızlardan bu yüzden nefret ediyorum.”

Devamını Okuyun
1 dakika okundu

Milan Kundera'nın Son Romanı: KİMLİK -Bir Kimlik ve Varoluş Arayışı-/Selman BÜYÜKAŞIK

İnsan ruhunun derinliklerinde dolaşmayı seven, bunu bize zekice anlatabilen yazar çevreyi, toplumu da derin bir gözlemle, kısacık ama çarpıcı ayrıntılarla anlatabilmektedir. Normandiya kıyılarında erkeklerin çocuk-bebek bakıcısı olma görevini uysalca kabullenmiş halleri alaycı bir dille anlatılır. Yaşlı başlı insanların dışarıda saplantılı uçurtma uçurma hobilerine dikkat çekmesi nefis toplumsal bir eleştiridir.

Devamını Okuyun
3 dakika okundu

Hayatın Anlamı/Emin Salman

O mola yerinin geçici bir konaklayıcısından çok kalıcı bir insanı olmak isterim. Mezar taşlarından yansıyan hüzünden dolayı böyle düşünmenizi istemiyorum. O taşlar hatıraların gerçekliğine dönüşürken bize bıraktığı hikâyelerinin ibretinden yararlanmak istiyorum. Anlamsız yaşamın bir taşla mirasa dönüşmesinin ötesinde emanetinin derinliğini kavrama isteğindendir her şey…

Devamını Okuyun
9 dakika okundu

İstifanın Dayanılmaz Cazibesi (Şathiyât-ı Müstâfi)/Mahmut ŞENOL*

Emir her zaman insanı boyunduruğa almak amacıyla verilir. M.Foucault‘nun Batı insanının Aydınlanma denilen akılcılığa davet ile uslandırıldığına dair görüşleri, lafımızın burasında kulağa inci küpe olur, çok yakışır. Toplum, bireyini uslandırdığı ölçüde devamlılığa kavuşacaktır; o hâlde pek kaçınılası bir durum değildir, insanın dosilis‘e edilmesi. Sünnet edilmek de böyle bir şeydir; isteğe bağlı değildir.

Devamını Okuyun
5 dakika okundu