Televizyon ekranında celladını alkışlayan kalabalık bas bas bağırıyor kadının çevresinde. Kocasını aldatmış kadının iki ufak oğlu tedirginlikle izliyor kırbaçlı adamı. Bir, iki, üç, dört... alkışlar.
Zamansız insan düşündü. Çok fazla şey yaşadım. Anlattığım -anlatmadığım. Paylaştığım - paylaşmadığım. Söylediğim -söylemediğim. Hissettiğim ama hissettirmediğim. Çok fazla şey. Bir dediysem on dedim içimden. Zamansız insan düşündü.
Çocukluğundan beri el becerisi çok iyiydi. Yaşıtları oyuncaklarla oynarken, o doğadan topladığı taşlarla, sopalarla, toprakla, ağaç yapraklarıyla, suyla, bulduğu türlü cisimlerle hayal gücünü kullanarak yeni malzemeler oluştururdu.
Geceyarısının geleneksel tiryakileri için özel demlenmiş çayın iştah açıcı kokusu, kahvenin içinden dışarıdaki verandada lüks ışığı altında kumar oynayanları yalayarak gökyüzüne çıkıyordu.
Dünya soluk, mavi bir nokta. Eğer uzaydan baksaydın; bir astronotun, kozmonotun gözüyle şaşakalır izlerdin kendini belki de. Niçin dünyaya geldiğini biliyor musun? Sen de bir kurbansın belki de.
Bütün gün yorgun düştüm, uykuya üşüştüm, bir de ne göreyim, devrim ağlaya kalmış dizlerimde. Bütün hafta gülmeyi öğrendim Şirazi'den emanet bir gül'den.
An gelir ki, parmak uçlarının saç diplerinde birleştiği o acı kavuşmanın, yüzünde yaşattığı gerilmenin bıraktığı izle aynaya yansıyan aciz tavrının, gözlerinin her bir boşluğunu doldurduğu o an, geçmişe yapılan bir yolculuk gibidir ve sorgulamanın ilk adımı atılmış olur.
Seçil’e taşınamadın, baban da emekli olamadı. İkisine de bekleyin dedin. O çok sevdiğin çocuklardan biri sana çok bağlandı da ondan, sen de ona bağlandın. Orkun.
Aziz Nesin,”Nasıl da biliyorlar yararlı meyveyi. Bahçemizdeki meyveler ilaçsız, gübresiz, doğal olarak yetişiyor. Bizim insanımız bu elmaları görse, bize kurtlu elmaları yedirdi, diye söylenir.