Devletten ve kötülüklerden erken uyanırdı. Kalkınca ilk işi duşa girmek oldu. Çırılyaprak halde suyla oynaşırken bedeniyle yeniden tanışmayı severdi. Su görünür kılardı her şeyi. Bedenindeki fark etmediği şeyler dikkatini çekti. Onlarla tanışmak için suya tuttu. Endam aynasında ıslak bedenine iyice baktı. Hep öyle yapardı.
Yasemin ne güzel bir çiçek ismi. “Hayalet çiçek “ anlamındaymış. Senin adını bilmeden daha önce yazdığım, bir militanın canlı bombayla Onat Kutlar’ı katlettiği hikayede, onlar evlilik yıldönümünü kutlarken, senden de aynı kaderi paylaşan arkadaşından doğum günü hediyesini almaya gelen ve yılın son günü nedeniyle birbirine iyi yıllar dileklerini paylaşacağı arkadaşını bekleyen arkeoloji uzmanı olarak bahsettim.
Anne, ben kanser olmuşum. Bugün kreşe gelen doktorlar söyledi. Bu arada, ben karar verdim anne: Büyüyünce doktor olacağım.”Beş yaşındaki İrem, içinde sadece tablet ve kişisel bakım eşyaları olan, küçük el çantasını kapının önüne bıraktı. Beline kadar gelen, kara saçlarını sallayarak koşa koşa banyoya gitti.
Kafasında bu tür sorularla köpüklenmiş bulutlara baktı da baktı. Her yaz dedesinin yaylasına gittiklerinde kafasına koymuştu bir kere, yapmalıydı. Ne mi yapmaya karar verdi? Yayla çok yüksek olduğu için birçok tepe bulutların üstünde kalıyor. En yükseğinin zirvesine çıkıp en yakınındaki bulutun üstüne atlayacaktı. Şiir Sena’nın oldum olası meraklı olduğunu bilmeyen yoktu ki. Bir de kafasına ne koyarsa yapacağını…İnatçıydı işte oldum olası…
Ateşçi, dalgalara karşı kusmakla kendini sağaltacağını düşündü ilkin. Aynı gemideyiz, kaptan kamarasındakiler de üst güvertedekiler de boku yiyecek sonunda. Karaya ulaşmak mümkün görünmüyor sanki. Günlerdir yoldalar, alt güverte ve üst güvertedekiler ulaşılacak ilk limanı bekliyor. Yemek saati... Orkestra günün moda şarkılarını çalıyor.
Geride bıraktığımız güzelliklerin, masum çocukluk zamanlarının üzerinde yılların tozu var. Genelde hafta sonlarına denk gelen aylık Doktor dönüşlerinde kısacık anlarımı kendime ait düşsel zamanlar yaratarak geçirme isteğiyle yürürüm. Herkes gibi vitrinlerde pahalı giysileri üzerimde hisseder, çıplaklığımı nasıl örteceği hayaliyle oyalanırım.
Gece geç vakte kadar demlikleri devirirsen olacağı bu. Ağzımın içi kekre, ciğerlerim ıslık çalıyor. Karımla komşu olduk olalı her cuma akşamı olan aynı. Hafta sonuna girerken eğlencemizde sigara, çay, kitap baş köşede. Üç kafadarın arasında ilerleyen, lafın laf olduğu, bazı şeylerin altının doldurulup bazılarının oyulduğu beni ayık ve dinç kılan bu edebiyat sohbetleri olmasa ne yapardım bilmiyorum.
Ahlat, aslında Anadolu'nun ıssız tarlalarında, yamaçlarında kendine bir alan yaratmış kalender ağaçlardan biri. Azla yetinen, bulunduğu yerden şikayet etmeyen, susuz hatta en kurak bölgelerde bile varlığını sürdürebilen ahlat ağacının meyveleri de bir çok canlıya besin kaynağı olmakta.